Showing posts with label Panik Atak Hastalığı. Show all posts
Showing posts with label Panik Atak Hastalığı. Show all posts

Monday, January 27, 2014

Panik Atak Tedavisi

Panik Atak Tedavisi

Tedaviyle ilgili neler söylenebilir?


Panik atağın tedavisine gelecek olursak, önce şunu be­lirtmekte yarar var. Panik atak sadece ve sadece psikiyatr­ların tedavi etmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi, birçok yöntemin kombine uygulanmasıyla' daha çabuk sonuç ve­rir. Sadece ilaçla ya da sadece terapiyle iyileşmesi çok na­dir görülür. En önemlisi de söylediğim gibi hastalık hak­kında bilinçlenmedir. Örneğin alıştığımız bir panik nöbet türü birden başka bir görünüme bürünebilir. Onun için olabilecekleri bilmek, hazırlıklı olmak çok önemlidir. Pa­nik atak tedavisine yönelen hekimlerin söyledikleri gibi, evde kendi kendini tedavi etmeye çalışmanın, kendi kendi­ne apandisit ameliyatı yapmaktan farkı yoktur. Mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Ve bu sorunu tedavi ederken hastalığın bir gün tekrarlayabileceği de göz önün­de bulundurulmalıdır.

Panik Atak tedavi yöntemlerini anlatabilir misiniz?


Son yıllarda kaygı ve panik ataklarının, fobik ve obse-sif-kompülsif bozuklukların tedavisine ilişkin olanaklar arttı, özellikle ilaç tedavisinde büyük gelişmeler oldu. Ve ruhsal tedaviler üzerine yapılan araştırmalar daha çok pa­nik atakları ve nöbetleri konusunda yoğunlaştı. Tabii bu sorunlardaki tedavinin olumlu sonuçlanması için nedenle­rinin çok iyi belirlenmesi gerekiyor.

Kaygı, panik ataklarının; fobik, obsesif-kompülsif nevrozların tedavisinde öncelikle psikotrop ilaçlar kulla­nılır. Bu ilaçlar öncelikle merkezi sinir sistemini etkile­yen, hastalık nedeniyle bozulmuş davranışları ya bütü­nüyle ya da kısmen düzelten, hastanın iç ve dış dünyayla barışını, uyumunu sağlayan ilaçlar. Bu tip ilaçlar kişiliğe yeni yeti, beceri katmaz, kişilikte bulunan, ancak bozul­muş, karışmış davranışları düzenler.

Psikotrop ilaçların tümü kaygı ve panik ataklarında, fobik ve obsesif-kompülsif bozukluklarda ve bunların üzerine ortaya çıkan depresyonlarda kullanılabilir.

Ruhsal tedaviler, Panik atak Nasıl Tedavi Edilir

Ruhsal tedavi yollarının adlandırılması ve sınıflandı­rılması tartışma konusudur. Temelde tedavi durumun bi­çimine ve bu biçim içinde kullanılan ruhsal öğretiye göre ikiye ayrılır.
Biçimine göre bireysel ve grup tedavileri vardır.

Tedavi biçimi ne olursa olsun hekimin hastaya yakla­şımında kullandığı yöntemin dayandığı anlayışın, kura­mın, öğretinin içeriğine göre günümüzde geçerli olan ruhsal tedaviler şöyle:

Panik Atağın Tedavisi


Destekleyici,
Çözümleyici,
Davranışçı,
Bilişsel,
Görüngücü,
Varoluşçu,
Hasta merkezli,
Bütüncül,
Davranış çözümlenmesi.

(Bunlar tüm psikiyatride kullanılan ve şu anda bizim kullandığımız tedavi yöntemleri, ama bu tedavi yöntem­leri içinde biz özellikle kaygı bozuklukları ve panik atak­ta davranışçı ve bilişsel tedaviyi kullanıyoruz.)

Destekleyici tedaviler, Panik atak Bitkisel Tedavisi

Destekleyici tedavi, hiçbir tıbbi özelliği olmayan, has­taya hastalığını anlatmak, kullandığı ilaçlarla ilgili ola­rak hastayı bilgilendirmek şeklinde gelişen bir tedavi yöntemidir. Bazı ekoller panik atak konusunda psikana­lizi de kullanmayı öneriyor. Ama yine bazı hekimler psi­kanalizle sonuç alınamayacağını söylüyor. Bu anlamda davranışçı ve bilişsel tedavi, panik atak için en uygun olanı.
Destekleyici tedavileri aşağı yukarı her hekim kullanı­yor. Bu yönteme, analitik, derinlemesine yöntemleri kul­lanmadan moral vermek bile denilebilir. Ruhsal tedavide en çok kullanılan yöntem destekleyici tedavidir. Gerçekte telkin ve ikna sadece tedavi alanında değil, günlük ilişki­lerde bile insanların birbirlerini etkilemekte kullandıkları bir yaklaşımdır. Tatlı bir söz, tatlı bir gülümseme, güven verici bir hareketin insanın ruhsal yaşantısında yarattığı olumlu etkiye karşılık, kırıcı söz, asık surat, ters bir ha­reketin uyandırdığı olumsuz duygular bütün bir gün in­sanı karamsar, sıkıntılı ve tedirgin yapar.

Geniş anlamda doktor ile hastanın karşılaştığı her yer­de ve her hastalıkta destekleyici ruhsal tedavi söz konusudur. Doktoruna güvenen, onun etkisi altında olan hasta ondan gelen tatlı bir söz ve gülümsemeyle kaygı ve sıkıntı­sından kurtulur.

Bu tür tedavide hastanın benlik gücüne dayanarak bo­zulmuş olan ruhsal dengesinin düzeltilmesine çalışılır. Des­tekleyici ruhsal tedavide ruhsal çözümleme yönteminde ol­duğu gibi, hastaya yaklaşırken çocukluk dönemlerini deş­mek, içgüdülere, dürtülere, çatışmalara ve karmaşaya iliş­kin bastırılmış duygu ve düşünceleri bilinç alanına çıkar­mak söz konusu değildir. Hastayla konuşan hekimin bun­lara ilişkin sezgileri, bulguları, verileri, çözümleri olsa bile bunları açığa çıkarmak, bilinçaltını yeniden yaşatmak dü­şünülemez.

Bu tedavide hastanın aile, iş, günlük yaşamıyla ilgili so­runları konusunda bilgi verilir, danışmanlık yapılır, yol gös­terilir. Hastanın yaşamıyla ilgili önemli konular ve sorunlar tartışılarak bilgi verilir. Onun doğru ve sağlıklı karar alma­sında rol oynayacak olanaklar ve seçenekler gösterilir.

Psikanaliz, Panik Atak Tedavi Yolları

Çözümleyici ruhsal tedavilerin başında psikanaliz gelir. Bu yöntemin temeli bastırılmış, bilinçaltına itilmiş dürtüle­rin, ruhsal güçlerin, karmaşaların bilinçli duruma getirile­rek "benlik" tarafından kabul edilmesine, benimsenmesi­ne dayanır.

Bunu sağlamak için serbest çağrışım, rüyaların yorum­lanması, dil sürçmeleri, unutulmuş ya da hatalı kullanılmış sözcükler ve hareketlerden yararlanılarak, hastaya geçmiş yaşantısındaki coşkular, karmaşalar hatırlatılır. Bu tür te­davinin temel ilkelerinden biri hasta ile hekim arasındaki duygu alışverişidir. Bütün ruhsal tedavilerde olduğu gibi çözümleyici tedavilerde de bir sınır ve ölçü içinde, hasta ile hekim arasında duygu alışverişi gereklidir. Böylece hasta hekim karşısında çocukluk ve ilk gençlik döneminde, an­nesi, babası ve çevresindeki yakınlarına beslediği duyguları ve coşkuları dile getiren bir davranış gösterebilir.

Yararlı ve sınırlı ölçü içinde gerçekleşen duygu alışveri­şi sürecinde, hasta geçmişteki nesnel ilişkilerini yeniden yaşar. Takıntılarını, bağlantılarını, bastırılmış duygu ve düşüncelerini, ruhsal karmaşalarını, gerçeğe uymayan fan­tezilerini anlar. Çatışmalar karşısında düştüğü kaygıyı, bunlardan kurtulmak için başvurduğu savunma düzenleri­ni tanır. Ruhsal yakınmalara neden olan olumsuz savun­ma düzenlerinden kurtulup olumlu savunma düzenlerini kullanmayı öğrenir.

Davranış tedavisi

Daranış tedavisinin temeli Pavlov'un şartlı reflekslerine ve öğrenmeye dayanır. Bu tür tedavide davranışı oluşturan etkenler üzerinde durulmadan, doğrudan doğruya davra­nışın kendisi ele alınır. Kişi ve toplum açısından uyumsuz görülen davranışlar söndürülerek, yeniden şartlandırma yoluyla uyumlu davranışların ortaya çıkmasına çalışılır.

Bu tür tedavide hastanın etkin bir biçimde katkısı ge­reklidir. Hasta tedaviyi sürdüren kişinin önerilerine uymak ve bunları aşama aşama gerçekleştirmek zorundadır, yok­sa tedaviden sonuç alınamaz.

Sistematik duyarsızlaştırma, Panik Atak Hastalığı Tedavisi

Bu yöntem ilk olarak Wolpe tarafından tanımlanmış, uygulama yolları yöntemleri belirlenmiştir. Bu tedaviye başlamadan önce hastaya, rahatlama ve gevşeme yöntem­leri öğretilir. Hastadan, kendine kaygı ve korku veren durumları, kişileri, nesneleri, olayları, algıları saptaması, in­celemesi, tasarlaması istenir. Amaç, kişiye kaygı ve korku veren nesneleri, kişileri, durumları saptadıktan sonra, önce imgeleme sonra tasarlama yoluyla yavaş yavaş, söz konu­su durum, kişi, nesne, olay ve algılamalarla hastayı karşı­laştırıp, tepki olarak ortaya çıkan aşırı duygulanım ve coş­kuyu söndürmektir.

Bunu sağlamak amacıyla hastadan kaygı ve korku yara­tan tüm durum ve olayları listelemesi istenir. Listede yer alan nesneler ya da durumlar en zayıftan güçlüye, başka bir deyişle en az kaygı ve korku yaratandan en çok yaratana doğru sıralanır. Tedaviyi yapan kişi hastadan, en az korku yaratan nesne ya da durumu düşünmesini, tasarlamasını is­ter. Bu süre içinde hastanın rahat ve gevşek olması gerekir. Hasta bu tasarlamayı rahatça başarır, paniğe kapılmadan halledebilirse ikinci aşamadakileri tasarlaması istenir. Bu süre içinde hasta kaygı duyup paniğe kapılırsa tedaviye ye­niden başlanır. Hasta korku ve kaygıdan kurtulana kadar listedeki tasarlamalar gerçekleştirilir. Sistematik duyarsız­laştırmada olumlu pekiştirme ve söndürmeyle hastanın korku ve kaygısı azalır ve söner. Hasta gevşer ve rahatlar.

Üstüne gitme

Üstüne gitme ya da yüzleştirme adını alan bu tedavi yöntemi hastanın kaygısını artıran, korku veren düş ürü­nü, imgeleme, tasarıma dayanan ya da gerçek durumların, kişilerin, nesnelerin, olayların, olguların üstüne gitme biçi­minde uygulanır.

Temel ilke, korku ve kaygıdan kaçmak yerine bu du­rumların üstüne gitmektir. Hastanın korku ve kaygı sonu­cu kötü bir şey olmayacağına inanması, bu durumu yaşa­ması güven duygusunu
Devamını Oku »

Panik Atak Nöbeti

Panik Nöbeti ne demektir? Panik Atak Krizi
Tıp dilinde bu kelime, birdenbire ortaya çıkan bedensel ve ruhsal sıkıntılarla kendini gösteren durumu anlatmak için kullanılıyor. Panik nöbeti (panik atak) birçok bedensel ve ruhsal hastalığın başlangıcında ya da gelişimi sırasında ortaya çıkabiliyor. Sık olarak fobiler, obsesyonlar, nevroz­lar ya da başka birçok sendromla birlikte görülebiliyor. Panik atak başlı başına ayrı bir klinik tablo olarak kabul ediliyor.

Depresyon ve Panik Atak

Panik nöbetin özelliği, birdenbire, durup dururken gel­mesidir. Ne zaman geleceğini, kişi önceden kestirmekte ço­ğunlukla zorlanır. Bu nöbeti yaşayan kişi veya kişilerin normal yaşantıları izlendiğinde, yaşantılarında, ilişkilerini kurmakta bir sorunu yok gibi görünür. Her şey normal seyrinde giderken, birdenbire kişinin bedensel ve ruhsal yakınmaları başlar. Panik nöbetin temel özelliği, btı nöbet sırasında kişinin aşırı korku, telaş, endişe içinde bulunma­sıdır. Bu durumdaki kişiyle iletişim kurmak neredeyse ola­naksızdır. Bu nöbeti geçiren insanlar genellikle sonradan bunu tekrar yaşama korkusu duyarlar.

Panik Atak Nöbetleri; Neden korku duyarlar? Sanki bu durumda süreci fark etmiyorlar gibi bir izlenim bırakıyorlar değil mi?

Evet, onlarla iletişim kurmak zordur, ama panik nöbeti geçiren kişinin yaşadığı süreçler onu zorlar. Yani fiziksel olarak zorlar. Mesela ağzı kurur, boğazından bir şey geç­meyecek sanır, kalbi çok hızlı çarpmaya başlar, tansiyonu yükselir, başı dönmeye başlar, elleri titrer, kendine hakim olmakta zorlanır, bütün vücudu donacak kadar soğur, gözbebekleri büyür, bitkinleşir, her şeye karşı duyarlılaş-maya başlar, devamında sindirim faaliyetleri artar. Tüm bunlar, kişinin aslında farkına vardığı durumlardır.

Panik atak yaşayan kişi, yaşadığı bu süreçlerden rahat­sız olur, çünkü onları o anda ve sonrasında çok kötü algı­lar. O anda, ölüm korkusu çok hakim olduğu için yaşama sevincini kaybeder. Ve o, artık tedirgin biridir.

Panik Atak Kalp Krizi

Panik atak geçiren insanlar genellikle o sırada kalp krizi geçirmekten korkar. Böyle birçok hastamız gece boyun­ca hastane hastane dolaşır, sonuçtan ikna olmaz ve sabaha kadar bu hastane ziyaretleri sürer, ama sonunda bir şekil­de bitkin düşer.

Panik nöbetlerle birlikte görülen diğer psikolojik so­runları sıralayabilir miyiz?
Panik atakla birlikte agorafobi, çeşitli fobiler, genel kaygı bozukluğu, anksiyete, obsesif-kompülsif bozukluk, post travmatik bozukluk görülebilir.

Panik nöbetin fizyolojik ve ruhsal belirtileri

Panik nöbetin başlıca belirtileri nelerdir?

Bu nöbetin iki temel alanda ortaya çıkan belirtileri var. Bunların bir kısmı daha öncelik taşıyan belirtilerdir ki, bunlar fiziksel ya da fizyolojik belirtiler olarak adlandırılı­yor. Bir de ruhsal belirtileri var.

Öncelikle fizyolojik belirtileri sıralayalım isterseniz? Elbette. Bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
Solunum güçlüğü çekmek,
Kalpte aşırı çarpıntı hissetmek,
Göğüste ağırlık hissinin yaygınlaşması,
Kalp atış sayısının birdenbire çok yüksek rakamla­ra ulaşması,
Göğüste basınç ve ağrı yaşanması,
Boğulma ve tıkanma duygusu içine girmek,
Ani gelen baş dönmesi,
Göz kararması,
Vücudu dengede tutmakta zorlanmak,
Bununla birlikte bir düşme duygusu yaşamak,
Vücut ısısının birden düşmesi veya yükselmesi,
Ellerde yanma hissi oluşması,
Vücutta titremeler olması,
Sıcak havada bile üşüme hissinin yoğunlaşması,
Mideye bir şey çöküyor hissi,
Avuç içlerinde terleme,
Her tarafta sıcaklık hissetmek,
Ellerde titreme,
Diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik,
İç titremesi, titreme duygusu,
Ağız kuruluğu,
Boğazda yumruk hissi,
Bulantı veya ishal,
Gerçekdışılık hissi ("rüyada gibiyim"),
Açık olarak (net olarak) düşünememe,
Kısmen felce uğramışlık duygusu.
Panik Atak Tansiyon

Gerçekdışı bazı duygu ve düşünceler de bu belirtilerin ruhsal alanına işaret eder.

Peki, o zaman ruhsal alanda görülen sıkıntılar ve deva­mındaki belirtiler nelerdir?

Ruhsal alanda en fazla görülen şey, ciddi bir ölüm kor­kusunun varlığıdır. Bu korku kişinin tüm benliğini kaplar. Zaten bütün kaygı bozukluklarının psiko dinamiğinde ölüm duygusunun yarattığı korkunç bir dehşet vardır. Ay­rıca bu korkulara şu duygular da eşlik eder:
"Ölmek üzereyim",
"Kalp krizi geçiriyorum",
"Aklımı yitirmek üzereyim",
"Kendimden geçmek üzereyim",
"Tıkanmadan öleceğim",
"Nefes almam mümkün olmayacak",
"İnme inecek, felç olabilirim",
"Kontrolümü kaybediyorum",
"Tansiyonum çok yükseldi, beyin kanaması geçir­mek üzereyim."

Savunma düzeni bir anda altüst olur, Panik Atak Anksiyete

Ancak bu ölüm korkusu insanların çoğunda yok mu­dur zaten? Çünkü biliyoruz ki birçok insan ölüm korkusu ile hayatın çekiciliğini bir arada yaşamaya çabalıyor?

Evet, kesinlikle vardır. Bu duygu tüm insanlarda bulu­nuyor hatta. Ama savunma düzeniyle bu duygu ve korku hep ertelenir, engellenir, denetlenir ve nihayetinde yaşamı sürdürebilmek için bastırılır. İnsan bu duyguyu bastırmak için kendine çeşitli uğraşlar, amaçlar bulur. Ancak panik atak sırasında bu savunma düzeni bir anda ve beklenmedik bir biçimde altüst olur. Bu korkunun önüne geçebilecek, onu bertaraf edebilecek tüm düşünceler silinir. Bu nedenle, ruhsal olarak ölüm duygusu insanın bedenine, ruhuna ha­kim olur, onu bezdirir. O zaman kişi, bu korkuyu bazı rahatsızlıklarla perdelemeye çabalar. Bazen, "Kalp hastalığım var, öleceğim" diye çıkar ortaya, bazen, "Aklımı kaybedi­yorum" diye çıldırma noktasına gelir ve hiçlik duygusuyla dolar. Bazen sorun bir amansız hastalık olarak görünür. Ki­şi kendini mutlaka ölüme götürecek bir amansız hastalığın pençesinde kabul eder. Ve panik dediğimiz duyguyla tüm iradi, bilişsel davranışların kaybı çıkar ortaya.

Panik Atak Nefes

Ölüm duygusu tüm insanlarda var dediniz, ama insan nasıl bir psikolojik yapıda olmalı ki, böylesine kuvvetli pa­nik yaşasın?

Bir kere ölüm duygusu tüm insanlarda ortak, evrensel genel ve yaygın bir durum. Hatta insan dünyaya geldiği ve bilinçlenmeye başladığı andan itibaren, yaşama duygusu­nun yanında, ölüm duygusunu da beraber götürür. Öyle ki, bazı ruh bilim öğretileri, temelde insana her şeyi yaptı­ranın ölüm duygusu olduğunu söyler. Ve onlara göre, her yaptığımız eylem, bundan kurtulmak, bunu düşünmemek içindir. İnsan biraz durup kendini kurcalasa, biraz yalnız kalıp düşünse zaten bu korku doğal olarak çıkıyor ortaya. Dediğim gibi her insanın korkusu vardır, ama korkusu olanlarla konuşunca, bu insanların neden korktuğu çıkı­yor ortaya. İster uçak, ister böcek, ister gök gürültüsü ol­sun fark etmez, her korku altında ölüm korkusunu barın­dırıyor. Ben hastalarıma kimi zaman soruyorum. Örneğin, "Hastalanırsam diye korkuyorsun, hastalansan ne olur" diyorum. Verdiği cevap, "Ölürüm" oluyor. Bayılmaktan korkan hasta da ölmekten korkuyor aslında.

Panik atağı açısından kadın-erkek riskleri ne kadardır? Kadınların erkeklere göre hastalığa yakalanma riski üçte iki. Panik bozukluğun en yaygın görüldüğü yaş gru­buna yine ortalama açısından baktığımızda, 25 yaş civarında. Fakat panik atak veya agorafobi hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabiliyor. Mesela, panik bozuklu­ğunun çocuklarda ve erken ergenlerde ortaya çıktığına dair raporlar da var. Panik bozukluğu teşhisi konmuş hastaların dörtte üçünde agorafobinin de buna eşlik ettiği görülüyor. Agorafobili hastaların üçte ikisinde başlangıç­ta herhangi bir panik atak hikayesi bulunmuyor. Toplum­sal araştırmaların konusu olan agorafobi çalışmalarında (Eaton ve Keyl, 1990), panik bozukluğu olmayan agora­fobilerin sayısı ise hastaların yarısını oluşturuyor. Bu ça­lışmalar arasındaki farklılıkların nedeni tam olarak bili­nemiyor. Ancak biliyoruz ki, birçok hasta tablosunda agorafobinin başlangıcı aşamasında travmatik bir olayın olduğu gözleniyor.

Panik atak sırasında duygulanımda ortaya çıkan belir­tiler, bulgular nelerdir? Panik Atak Belirtileri

Genel olarak panik atak sırasında ileri derecede endişe, kaygı, korku, aşırı duyarlılık gibi duygu durumları hakim­dir. Panik atak, durumluk kaygı düzeyinin birdenbire art­ması, yükselmesi sonucu ortaya çıktığı için, bu kişilerde sürekli kaygı ve durumluk kaygı düzeyinin yüksekliğine göre duygulanım belirtileri, yakınmaları görülebilir.

Ve bu durumdan kaçma ya da savaşma kararının alın­ması, bunların gerçekleşmesi için yapılan girişimler, du­rumluk kaygı düzeyini genellikle yükseltir. Duygulanım alanını birdenbire büyük bir korku kaplar. Bu korku, de­diğimiz gibi daha çok kalp ya da ruh hastası olmak, kendi denetimini yitirmek, delirmek gibi düşünceleri içerir. So­nuçta ise göğüste sıkışma, soluk alıp vermede zorluk his­setme gibi bedensel belirtilerle, kaygının düzeyi iyice artar. Nöbete bağlı belirtiler artar gider, bunların süresi de uzar. Bayılma, endişe gibi duygular da artar. Yani kaygı korku­yu tetikler ve sürekli kaygıya dönüşür.

Uyum bozuklukları, Panik Atak Baş Dönmesi

Zorlanmanın getirdiği ruhsal bozukluklar ve bunların panik atakla ilişkisi nedir?

Ruhsal, toplumsal nitelikli zararlı etkenin yarattığı zor­lanma sonucu ortaya çıkan ve insanın toplumsal uyumu­nu, iş verimini azaltan ruhsal tepkiler uyum bozukluğu grubu içinde toplanmıştır.
Uyum bozukluklarına tanı koyabilmek için şu ölçütler aranıyor:

Saptanabilen, tanınabilen, ruhsal ve toplumsal ni­telikli zararlı bir etkenin bulunması,
Zararlı etken ile ortaya çıkan uyum bozukluğu arasında üç-dört aylık bir sürenin bulunması,
Zorlanmaya karşı alışılagelenden, beklenenden daha fazla ve uzun süreli tepki verilmesi,
Bireyin toplumsal uyumunun ve iş veriminin bo­zulması,
Daha önce geçirilen bir ruhsal bozukluğun ya da hastalığın yeniden ortaya çıkması.
Zorlanmaya bağlı uyum bozukluklarını başlıklar altın­da toplarsak neler söyleyebilirsiniz? Zorlanmaya bağlı uyum bozukluklarını şöyle sıralaya­biliriz:
Ruhsal çöküntünün etkin olduğu duygu durumuy­la birlikte olanlar,
Kaygılı duygu durumunun etkin olduğu duygu du­rumuyla birlikte olanlar,
Karmaşık duygulanım ve coşku durumuyla birlik­te olanlar,
Ataklarla birlikte olanlar,
Karmaşık duygu durumu, coşku ve ataklarla iç içe olanlar,
Çalışma, iş veriminin azaldığı uyum bozuklukları,
İçe kapanmayla birlikte olan uyum bozuklukları,
Temel özelliği olmayan uyum bozuklukları.

Ruhsal ve toplumsal nitelikli zararlı etkenler, kişilik ya­pısının özellikleri ve yatkınlığına göre korkulara, saplantılı ve takıntılı bozukluklara ve ruhsal çöküntülere yol açabilir.

En sık ve en önemli sıkıntı bozukluklarının başında pa­nik atak ya da nöbeti durumu gelir. Bunlar, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı belli olmayan nöbetlerdir.

Sözünü ettiğiniz bu panik nöbetleri çoğunlukla ilk ne zaman ortaya çıkar?

İlk panik nöbetleri çoğunlukla gençlik çağının sonun­da, erişkinlik çağının da başlangıcında ortaya çıkar. Orta yaştan sonra başladığı çok nadir görülür. Ruhsal çözümle­me öğretisi panik nöbetlerini, erken yaşta ana-baba kaybı ya da aileden ayrılmakla açıklar.

Panik Atak Geçer

Panik atağın toplumda görülme oranı nedir?

Panik atak, kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık görülüyor. Panik atağın toplumda görülme oranı yüzde 1,5 ile 3 arasında. Örneğin, bu sorunu yaşayanların dörtte üçü kadınlar. Panik atak kadınlarda yüzde 2,1, erkeklerde yüz­de 0,6 oranında görülüyor. Dünya nüfusunun onda biri ya­şamı boyunca bir kez olsun panik atak geçiriyor ve bunla­rın altıda biri panik bozukluğu olarak kalıyor. Değişik has­talıklara bağlı olarak ortaya çıkan panik atakların ve "sı­nırlı belirtili atakların" ise yüzde 15 ila 20 olduğu biliniyor.

Panik Atak Bozukluğu

Panik atak denildiğinde, ilk akla gelen fiziksel belirtile­ri ve bunların sebeplerini açıklayabilir misiniz?
Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Nefes almakta güçlük yaşanır,
Hemen hemen kaygı yaşanan tüm durumlarda nefes alma sorunu da bununla aynı anda ortaya çıkar,
Sanki biraz sonra nefes alamayacak gibi hissetme, nefesin hızlı alınıp verilmesi sorunu yaşanır ve bu düzensizlik genellikle göğüs kaslarının gerilmesine bağlıdır,
Soluk alamamak kadar aşırı bir şekilde soluk alıp verme durumu da panik atakta görülür,
Ve bütün bu gerilimlerin sonunda bedenin güçsüz kalması durumu yaşanır,
Kişi bitkin düşer, bu arada kan şekeri düştüğü için de bitkinlik hissedilebilir,
Yaşanan aşırı kaygılı durumdan dolayı vücuttaki kaslardan bazıları aşırı gerilir, bunun sonucunda sindirimi yapan kaslar da gerildiği için sindirim hızlanabilir, mideye kramplar girebilir,
Enseden başlayan bir baş ağrısı görülür,
Bu hareketliliğin sonucunda kalp atım hızı da deği­şime uğrar, genellikle aşırı hızlanır, bu da baş dönmesine neden olur.
Devamını Oku »

Panik Atak Nedir

Panik Atak Nedir?, Panik Atak Forum

Türkiye'de bu isim farklı kul­lanılıyor, çünkü hastalığın asıl adı panik bozukluk. Bu tar­tışma, 1990'ların başından beri devam ediyor. Konuya ilişkin en somut açıklamayı, Ankara Üniversitesi Hacette­pe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Orhan Öztürk yapmış ve şunları yazmıştı: "Ülkemizde son yıllarda panik bozukluğunda görülen panik nöbeti karşılığında, bu duru­ma panik atak denmesi halk arasında da yaygınlaştı. Köylü-kentli hastalardan, 'Bende panik atak hastalığı var' den­diğini sık işitiyorum. İki tıbbi sözcüğün bu denli kısa süre­de, bu denli yozlaştığını hiç görmemiştim. Sanırım hem panik, hem atak gibi iki keskin sözcük sıkıntılarını anlat­maya çalışan hastalara çekici geliyor. Atak sözcüğünün asıl anlamını bilmeden benimsemişler. Kimi hekimler de çeviri yaparken, panik bozukluğu, panik atak olarak yazıp kullandılar. Ve yanlış kullanım yaygınlaştı." Her ne kadar bunun doğrusu panik atağı ise de artık panik atak tanım­laması yerleştiği için bizde okurlarımızın kafasını karıştır­mayalım ve bundan sonra açıklamalarımızda panik atak tanımlamasını kullanalım.

Panik bozukluk ve panik nöbeti, Panik Atak Hastalığı

Yani Türkiye'de panik bozukluk ve panik nöbeti kav­ramı yanlış ifade ediliyor öyle mi?

Ülkemizde, toplumda, hatta hekimler arasında "kaygı bozukluğu" (anksiyete disorder) tanımı içinde yer alan "pa­nik bozukluğu nöbeti" (panik disorder) karşılığı olarak, dil­bilgisi açısından hatalı olan, doğrusunun "panik atağı" ol­ması gereken "panik atak" kelimesi, genel ve yaygın biçim­de kullanılıyor. Bu nedenle panik bozukluğu terimini kul­lanmayı uygun görüyoruz. Bilindiği gibi "panik atak" (pa­nik atağı), yaygın kullanılan tanı ölçütlerinde anksiteye bo­zukluğunu tanımlar. Ve anksiyete disorders başlığı altında bulunuyor. Bu başlık altında panik atağı içeren ve onunla birlikte seyreden psikiyatrik sorunlar ise şunlar:
Agorafobi olmadan panik bozukluk,
Agorafobiyle birlikte panik bozukluk,
Panik bozukluğu olmadan agorafobi,
Özgül fobi,
Sosyal fobi,
Obsesif-kompülsif bozukluk,
Postravmatik stres bozukluğu,
Akut stres bozukluğu,
Yaygın anksiyete bozukluğu,
Başka nedene bağlı kaygı bozukluğu,
Model kullanımına bağlı kaygı bozukluğu,
Başka türlü adlandırılamayan kaygı bozukluğu.

Panik Atak Nasıl

"Panik" kelimesinin kökeni mitolojik bir öyküden ge­liyor. Bu mitolojik öyküyü anlatır mısınız?

Pan, Yunan mitolojisinde kırın ve çobanların tanrısı olarak anılır. Yan keçi yarı insan şeklinde tasvir edilir. Kır­larda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu için "panik" sözcüğü buradan türemiştir. Tanrı Pan efsanesi ve kişiliği hakkında Behçet Necatigil'in 200 Soruda Mitologya'daki anlatımı şöyledir: "Dağlık Ar-kadia'da küçükbaş hayvanların, çobanların tanrısı. Keçi ayaklı Pan, Hermes'in oğludur. Tanrıların, çokluk, insan kılığında değil de hayvan kılığında düşünüldüğü ilk za­manlarda Pan da keçi kafalıydı, sonradan bu keçi kafasın­da sadece boynuzlar ve sakalı bırakılarak insan yüzü ol­du." Azra Erhat'ın Mitoloji Sözlüğü'nde ise Pan şöyle tanımlanıyor: "Pan, çoban kavalını sever, azgın tekeler gibi güzel nympha'larm peşine düşerdi. İnsanların, hayvanların uyuduğu kızgın, ıssız yaz öğlelerinde birdenbire, beklen­medik gürültüler koparır, dört bir yana 'panik' korkular saçardı. Maraton savaşı gecesi Persleri bu şekilde paniğe uğrattığı için, Atinalılar savaştan sonra tanrı Pan'a Akra-polis eteğinde bir tapınak yaptılar. Pan sözü Yunancada 'bütün' anlamına geldiğinden mistikler, sonraları Pan'ı her şeyi yapabilir bir tanrı payesine çıkardılar."

Panik Atak Destek

Günümüze dönersek, tıp literatüründe doğrusu, panik bozukluğu olabilir, ama halk bu sorunu panik atak olarak tanıdığına göre yaygın adıyla devam edelim ve soralım. Panik atakla ilgili demografik özellikler neler? Öncelikle şunu bilmek gerekiyor ki, panik bozukluğu her yaşta başlayabilir. Ancak en sık olarak görüldüğü ve ortaya çıktığı yaş aralığı ise 20 ila 30 arasındadır. Panik atak açısından dünyada yapılan araştırmalara bakıldığın­da, bu sorunu yaşayanlar arasında çok büyük sosyokültü­rel farklılıklar olmadığı görülüyor. Bununla birlikte belki yaşam koşullarının ağır olmasından dolayı, şehirde ya­şayan insanlar, kırsal bölgelerde yaşayanlara oranla daha sık panik atak geçiriyor. Evli insanlarda, dul ya da boşan­mış insanlara göre daha az görülüyor.

Panik atak, bir akıl hastalığı değil

Neredeyse tüm insanlığın sorunu haline gelen panik atağı tanımlar mısınız?

Yukarıda da belirttiğim gibi, panik ataktan önce, panik atağın ne olduğunu mutlaka anlamak gerekiyor. Bu önem­li bir ayrıntı. "Panik atak" göğüste ağrı hissi, kalpte ola­ğandışı bir çarpıntı, terleme, baş dönmesi, kendini kaybet­me korkusu, nefes alamıyormuş gibi boğazının tıkanması ve sonucunda ölüm korkusunun hakim olduğu bir tablo­dur. Bu atağı geçiren kişiler öncesinde bazı belirtiler hisset-seler de genelde atak öyle hızlı gelir ki, kişi bu atağa hazır­lıklı olamayabilir. Panik atak öncelikle bir ruhsal sorun olarak algılanmalı. Yani bir akıl hastalığı değil kesinlikle. Kısaca belirtmek gerekirse, ruhsal hastalıklar iki temel gruba ayrılır. Bunlardan bir kısmı psikoz-akıl hastası dedi­ğimiz, bir kısmı da genel kaygı bozukluğu ya da duygu durum bozukluğu dediğimiz grubu oluşturur. Panik atak ise genel kaygı bozukluğu içinde yer alan bir ruhsal sorun olarak çıkar karşımıza. Panik atağın kendini göstermesi daha çok ruhsal ve fiziksel belirtilerle olur.

Panik Atağı

Bu atakların süreleri ne kadardır?

Süresi, atağın gücüne bağlı olarak değişiyor tabii ki. Bir panik atak ya da nöbeti yarım saat "kadar sürebilir ve bu ataklar çok kısa süre içinde, mesela 10 dakikada, atağın en tepe noktasına ulaşabilir. Panik bozukluğu durumunda biraz daha farklı bir tablo vardır. Çünkü bozukluk süre­since, zaman zaman ortaya çıkan ve ne yazık ki tekrarla­yan ataklar vardır.

Tam olarak anlamak gerekirse, panik atağı karşımıza çıkaran sebepler nelerdir?
Panik atağın ortaya çıkışında bazen hiçbir neden bu­lunmuyor ne yazık ki. Kişi, kelimenin tam anlamıyla bir­denbire neye uğradığını şaşırıyor. Bazen de durum tam ter­sine olup, daha önceden insanın hayatında var olan takın­tılar, korkular, kaygılar, saplantılar nedeniyle ortaya çıkı­yor. Şöyle ki, bir korkunun, saplantının etkisi altında, o saplantının, korkunun boyutları artarsa ya da onu artıran bazı koşullar, ortamlar içine girilirse bu nöbet ortaya çıka­biliyor. Kaygılar insanın atak-nöbet geçirmesine ciddi ola­rak zemin hazırlıyor.
Devamını Oku »