Sunday, November 16, 2014

How Can I Lose Weight? 4 Secrets of Skinny People


Skinny Secret 2: Eat Water Filled Foods

Foods with a high water content—think soups, salads, cucumbers and watermelon—help you feel full and satisfied on fewer calories. (Interestingly, drinking water alongside foods doesn’t have the same effect.) Starting your meal with a broth-based soup or salad (not drenched in dressing) may help you eat less of your main course. A recent weight-loss trial showed that dieters who drank 2 cups of water before eating lost more weight than those who didn’t (look for more details in an upcoming story in EatingWell Magazine).
Devamını Oku »

5 Health Benefits of an Apple



How apples can make you skinnier and 4 more health benefits of apples.

My favorite thing about fall in Vermont is rambling through a nearby orchard, picking crisp, juicy apples and crunching into one, fresh off the tree. Yet apples are so commonplace that they’re almost overlooked—pushed aside by flashier superfruits, such as pomegranates and goji berries.




But as a registered dietitian, I know that apples have surprising nutritional benefits that justify the “apple a day” adage. Here are some of apples’ nutritional boons. Download a FREE Apple Recipe Cookbook!
Devamını Oku »

Doğal mucize ile sivilcelere son!



Hintli kadınların ciltlerine bakıp, nasıl bu kadar pürüzsüz göründüğünü ve sağlıkla parladığını hiç düşündünüz mü? Aslında güzelliklerinin sırrı doğada saklı. Gelişen teknolojilerle her geçen gün biraz daha doğallıktan uzaklaşsak da, Hindistan’da kadınlar hala bitkilerden yararlanmaya devam ediyorlar. Hintli kadınların bu pürüzsüz güzelliğinin ardında Neem ağacı var! Hindista'da yüzyıllardır Neem ağacı mucize bitki olarak biliniyor ve yeni yıla Neem yaprağı yiyerek başlanıyor.




“Köy eczanesi” olarak adlandırılan Neem ağacını, binlerce yıldır Hintli kadınlar doğal bir güzellik reçetesi olarak kullanıyorlar. Mucizevi özellikleri ile bilinen ve birçok farklı amaç için de kullanılan Neem ağacının yaprakları duru ve saf güzelliğin reçetesi olarak günlük cilt bakımı için tercih ediliyor. Özellikle cilt temizliği için kullanılan Neem ağacının yaprakları farklı cilt tipleri için de uygun.




Neem ağacı yapraklarının cilde faydaları neler?

Yağlı, normal, kuru, akneye eğilimli ve olgun cilt tipleri Neem yapraklarını kullanabiliyor.

Neem yaprakları, cildi temizliyor ve cilde sağlıklı bir görünüm kazandırıyor. Ayrıca yüzde ferah bir etki bırakıyor.

Neem; sivilce ve siyah noktalarla savaşıyor.

Neem yaprakları; kuruyan ya da çatlayan cildi yatıştırıyor, cildin nem ve yumuşaklık kazanmasına yardımcı oluyor. Cilde pürüzsüz bir görünüm veriyor.
Devamını Oku »

Sonbaharda Cilt bakımı nasıl olmalı?

Temizleyin
Sonbaharda cildiniz, ısıya ya da soğuğa gerilme hissi ya da kuruluk ile tepki veriyorsa, makyaj temizleyici ürünlerde kremli ya da sütlü içerikleri seçmelisiniz. Yağlı, gözenekli ve parlayan bir cilde sahipseniz, sizin için temizleyici köpükler ya da jeller çok uygun. Cildiniz normal ya da karmaysa seçiminizde özgürsünüz. Ancak cildinizin nem oranının her zaman dengede kalmasına dikkat etmenizde fayda var. Sabah ve gece yatmadan önce mutlaka cildinizi temizlemelisiniz.

Nemlendirin
Sonbaharda hava sıcaklığındaki değişimler cildiniz için gerçekten önemli bir sorun. Çünkü soğukta kan dolaşımı azalıyor, sıcaktaysa artıyor. Çok soğuk havalarda cildin bariyer tabakası zarar görebiliyor ve cilt yeteri kadar su depolayamadığından kepeklenme olabiliyor. İnce damarlar soğuktan daha fazla etkilendiği için ciltte kızarıklık ve tahriş ortaya çıkabiliyor. Nemlendirici kremleri ciltteki stresi azalttığı için günde en az iki kez uygulamalısınız. Normal ve karma ciltler T bölgesinde sivilce oluşumunu önlemek için yağ içerikli kremlerden uzak durmalı. Avon Anew Hydro-Advance Nemlendirici Krem SPF15, normal ve karma ciltlerde suyun cilde hapsedilmesini sağlayarak, cildin nem dengesini düzenliyor. Cilt daha nemli, yumuşak, pürüzsüz ve rahatlamış görünüyor. Kuru bir cildiniz varsa, Avon Anew Hydro-Advance Derinlemesine Nemlendirici Krem’i kullanabilirsiniz. Doğal nem bariyeri hasar gören kuru ciltleri hem besliyor hem de nemlendiriyor. Cildin savunma sistemini güçlendiriyor.

İyi beslenin
Gerçek güzellik içten gelir. Bol vitaminli taze meyve ve sebzelerden oluşan dengeli bir beslenme biçimi cildi nemlendirir ve yaşlanmayla savaşır. Ayrıca her zaman bolca su içmek gerektiğini artık herkes biliyor. Cildiniz için yeterli miktarda E vitamin almanız da sonbahar döneminde çok faydalı. E vitamini cildin koruyucu tabakasına ve nem miktarına etki eder, kırışıklık oluşumunu engeller. Avokado ve susam yağında bolca E vitamini bulunuyor.

Stresten uzaklaşın
Sağlıklı ölçüde stres verimi arttırır ama fazla stres, sadece fiziki olarak vücudu etkilemez aynı zamanda cilde de zarar verir. Fiziki ya da zihinsel aşırı yüklenme stres hormonu kortisolun salgılanmasına yol açar. Bu, cildin koruyucu tabakasına zarar verir. Tenimiz strese karşı kaşıntılarla tepki verir ve soluklaşır. Bunun için günlük yaşantınızda gerginlik hissi ile gevşeme arasında denge oluşturmaya çalışın. Öneri: İki elinizi de düz biçimde yüzünüze koyun, serçe parmaklarınız burnunuzun üzerinde olsun. Şimdi ellerinizi başınızın arkasına ve oradan enseye doğru gezdirin. Sıcaklığın etkisiyle, başınızdaki gerginliğin azaldığını hissedeceksiniz.
Devamını Oku »

Friday, November 14, 2014

Göz ve Beyin Tümörü



En üzüldüğüm ve asla unutamadığım hastalarımdan biri, asistanlığım­da gördüğüm, her iki gözünün içi tümörle dolu kıvırcık sarı saçlı, mavi gözlü bir bebekti. Annesi ile babası göz bebeğinde beyazlığı ilk gördükle­rinde doktora getirebilecek maddi güce sahip olsalardı şimdi yaşıyor, hatta iki gözü de yerinde olacaktı.

Gözde de tümör olur mu?
Gözün içinde veya arkasında iyi veya kötü huylu tümörler yani kitleler olabilir.

Çocuklarda da göz tümörü olur mu, nasıl anlaşılır?
Çok nadir de olsa bebeklerde hem görmeyi hem yaşamı etkileyen göziçi tümörleri olabilir. Gözünde kayma olan bebeklerin hemen muayene edilmesi gerekmesinin nedeni budur.

Çocuklarda Göz Tümörü Belirtileri
* Devamlı ağlama ve huzursuzluk
* Devamlı gözü ovuşturma
* Devamlı kızarıklık
* Şaşılık-Kayma

Erişkinlerde göz tümörü nasıl anlaşılır?
Gözde geçmeyen kızarıklık, ağrı, büyüme gibi belirtiler önemlidir. Bazen de sıra­dan bir göz muayenesi sırasında hiçbir belirti vermeyen tümörler saptanabilir.

Göz tümörleri nasıl tedavi edilir?
Cinsine ve yerine göre tedavi çok farklı olabilir. Bazı tümörler için sadece lazer tedavisi yeterliyken, bazı tümörlerin alınması, bazı tümörler için de tüm gözün alınması gerekebilir.

Beyin tümörleri gözde belirti verebilir mi veya gözleri etkileyebilir mi?
Hem göz ve beyin yapısının birbirine akraba olması hem de gözün görmesini ve hareket etmesini sağlayan sinirlerin ana merkezlerinin beyinde olması nedeniyle, iyi veya kötü huylu beyin tümörleri hem gözde belirti verebilir hem de gözü etki­leyebilir.

Beyin Tümörleri Gözde Ne Gibi Belirtiler Verebilir?
* Çift görme
* Göze vuran baş ağrısı
* İlerleyen görme azlığı
* Kapak düşüklüğü
* Kayma
* Yüz felci
Devamını Oku »

Hemorait?

Bazı rahatsızlıkların görülme oranı mevsimsel değişikliklere göre farklılık gösteriyor. Bu durumdan en çok etkilenen organların başında ise sindirim sistemi geliyor. Yaz aylarında özellikle bu bölgede görülen hastalıklarda artış yaşandığını belirten Özel Medline Konya Hastanesi’nden Prof. Dr. Adnan Kaynak, sosyal yaşamı da olumsuz yönde etkileyen hemoroid ile ilgili bilgilendiriyor.
50 yaşına gelen her iki yetişkinden birinde görülen hemoroid, oldukça yaygın bir hastalıktır. Kalın bağırsağın sonunda bulunan toplardamarların genişleme, şişme ve kanamalarına hemoroid adı verilir. Yaz aylarında ısınan havanın damarlarda genişleme meydana getirmesi ile birlikte hemoroid hastalığında da alevlenmeler görülür. Aynı zamanda değişen beslenme alışkanlıkları da hemoroidin yaşattığı sıkıntıları artırır. Bununla birlikte uzun süre ıslak mayoyla oturmak da hastalığa bağlı şikâyetlerin artmasına neden olur.
Hemoroidin başlıca belirtileri arasında şişen damarların tahribi nedeniyle yaşanan kanamalar yer alır. Kanamaların az ya da çokluğu değişebilir. Kişiler hemorid olduklarını çoğu kez,  dışında tuvalet temizliği sırasında ele gelen basur memelerinden ve tuvalet kağıdına geçen kandan anlarlar. Bir başka belirti de anüs bölgesinde kaşıntı ve tahriştir.
Hemoroitten korunmak için;
• Meyve ve sebzeleri kabuklarını soymadan mümkün olduğunca çiğ olarak tüketin
• Kurutulmuş  tüketmeye özen gösterin
• Günde 2,5 litre su içmeyi ihmal etmeyin
• Düzenli dışkılama alışkanlığı kazanmaya çalışın
• Uzun süre oturarak çalışıyorsanız, arada kısa molalar vererek kalkın ve ofiste de olsa dolaşın
• Yaz döneminde ıslak mayo ile uzun süre oturmayın
Devamını Oku »

Göz içi iltihabı (Üveit) nedir? tanısı? tedavisi? hakkında bilgi



Gözün içinde iltihap olabilir mi?
Göz içindeki katmanlarda ayrı ayrı ya da tümünde iltihap olabilir. Tıpta bunlara, ye­rine ve yaygınlığına göre, ön (iridosiklit), orta (parsplanit) veya arka üveit adı verilir.

Göziçi iltihaplarının belirtileri nelerdir?
Aşırı kanlanma, bulanık görme ve ciddi ağrı olur. Hasta mutlaka doktora gitmek ihti­yacı hisseder.

Göziçi iltihaplarının nedenleri nelerdir?
Göziçi iltihapları mikroplara da virüslere de (ör; uçuk mikrobu) bağlı olabilir. Kişinin ba­ğışıklık sisteminin de zayıf kalmasıyla iltihap oluşur.

Diğer yandan eklem hastalıkları (ör: gençlerde romatoid artrit) veya bağışıklık sis­temi hastalıklarında mikrop olmadan da göz içinde yangı (enflamasyon) olabilir. Gözün içindeki dokular kan-damar sisteminin, gözün dışındaki beyaz kabuk da ek­lem sisteminin akrabasıdır. Bu sistemlerde olan bozukluklarda göz de etkilenebilir.

Göziçi iltihapları nasıl teşhis edilir?
Öncelikle mikroskopla yapılan incelemede gözün ön odasındaki iltihap hücrele­ri görülür. Mikroskop bunların tek tek görülebileceği kadar iyi bir büyütme sağlar. Zaten vücutta bu kadar küçük hücrelerin dolaysız bir şekilde mikroskopla görü­lebildiği tek organ gözdür. Diğer organlarda ya parça ya da kültür almak gerekir; dolaysız organa bakarak tek tek iltihap hücrelerini görmek mümkün değildir.

Sonra gözbebeği büyütülerek yapılan muayenede göz içindeki arka odada bulu­nan hücreler veya hücre kümeleri görülebilir. Bazı durumlarda damardan boya­lı ilaç verilerek göz anjiyosu yapmak ve sorunun yaygınlığını veya tedavinin etkinliğini tespit etmek gerekir.

Mikroskopla hücrelerin görülebilmesine rağmen bazen bunların hangi tür mik­rop olduğunu anlamak için gözden minik bir iğneyle örnek almak ve kültür yap­mak gerekir.
Tabii, tüm bunlardan önce mutlaka görme kesinliği ve göz tansiyonu ölçülmelidir, çünkü iltihaplar görmeyi etkiler ve tansiyonu yükseltebilir.

Göziçi iltihabı teşhisi için başka hangi işlemlerin yapılması gerekir?
Aslında iltihabın teşhisi için değil de, iltihabın nedeninin bulunması için sıklıkla Dahiliye-Romatoloji-Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, nadiren Kulak-Burun-Boğaz, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Dermatoloji, Diş bölümlerinden konsültasyon iste­mek gerekir. Kime, hangi konsültasyonun gerektiğine gözdeki bulgulara göre karar verilir ve yönlendirme göz hekimi tarafından yapılır.

Ayrıca, yine nedeni bulabilmek için çeşitli kan ve idrar testleri, akciğer ve omurga grafisi, doku grubu tayini gibi testlerin de yapılması gerekebilir.

Özetle, göziçi iltihabı demek, biraz dedektiflik gerekiyor demektir. İpucu aramak ve bulunan ipuçlarını bir araya getirerek nedeni anlamak tedavi planı açısından önemlidir. Neyi tedavi ettiğimizi bilmeden tedavi edersek zaman kaybedebiliriz.

Ancak her göziçi iltihabında da nedenin bulunması mümkün olamamaktadır. Bazılarının özel bir nedeni yoktur, bazılarının da günümüz tıbbi imkanlarıyla sap­tanması henüz olası değildir.

Göziçi iltihaplarının yol açabileceği sorunlar nelerdir?
İltihaplar tedavi edilmedikleri zaman bazen ciddi sorunlara yol açabilir:
1. Gözün renkli kısmı (iris) öne, şeffaf kısma veya arkaya göz merceğine yapışabilir. Bu durumda hastalık geçtikten sonra gözbebeğinin uyum yapabilme özelliği bozulur ve net görme olmaz. Göz tansiyonu yük­sekliğine de yol açabilir.
2. Katarakt, hastalığa bağlı da kullanılan kortizonlu ilaçlara bağlı da olabilir. Katarakt ameliyatla temizlenebilir. Ama hastalığa bağlı kataraktın ameliyatının kortizona bağlı kataraktın ameliyatından çok daha güç olduğu bilinmelidir.
3. Gözün renkli kısmındaki yapışıklıklara veya kullanılan kortizonlu ilaçlara bağlı olarak göz tansiyonu yükselebilir ve glokom hastalığı olabilir. Hastalık iyileştikten sonra tansiyon düşebilir. Kortizonlu damlalar önerilirken tansiyona etkisi en az olanlar tercih edilir.
4. Göz içindeki yumurta akı kıvamındaki şeffaf (vitre) madde bulanıkla-şabilir.
5. Göz içindeki katmanlar birbirinden iltihap nedeniyle ayrılarak dekol-mana yol açabilir.
6. Sarı nokta iltihaptan etkilenebilir ve geri dönülmez görme bozukluğu olabilir.
7. Göz siniri iltihaptan etkilenerek kuruyabilir ve geri dönülmez görme bozukluğu olabilir.

Göziçi iltihapları nasıl tedavi edilir?
Amaç arıza bırakmadan iltihabı kurutmaktır. İlaçların yan etkisi olsa bile, iltihabın yapabileceği yan etki daha fazla ve kötüdür. Göziçi iltihaplan tedavi edilmeden bırakılmaz, kendiliğinden iyileşmez, tam tedavi edilmezse arıza bırakır.
1. Esas tedavi kortizonlu damlalarla yapılır. Sıklığı hastalığın durumuna göre hekim tarafından ayarlanır.
2. Bazen antibiyotikli damlalar da gerekir. Yine sıklığı ve tipi hastalığın durumuna göre hekim tarafından ayarlanır.
3. Hemen ve daima gözbebeğini büyütüp istirahat ettiren damlalar da gere­kir. Bunların görevi, aynı kırık bir kemik için alçı yapmak gibidir. Ağrıyı azaltır, iyileşmeyi hızlandırır ve kırık bir bacağın doğru kaynamasını sağ­lamak gibi, iyileşme sonrası gözbebeğinde yapışıklık olmasını önlerler.
4. Ağır iltihaplarda göz dışına, göz arkasına veya göz içine kortizonlu veya antibiyotikli iğneler yapılması gereği olabilir.
5. Eğer hastalığın nedeni vücutta olan bir sorun ise, o zaman ağızdan da kortizonlu haplar kullanmak gerekebilir.
6. Eğer hastalığın nedeni vücutta olan önemli bir sorun ise, o zaman bağı­şıklık sistemi için kanser ilacı olarak bilinen bazı ilaçların da kullanılma­sı gerekebilir.

Tedavi ne kadar sürer?
İltihabın tipine göre tedavi çok uzun zaman sürebilir. Basit iltihapların tedavisi bir ayda başarılı olabilirken, eklem veya bağışıklık sistemine bağlı iltihapların tedavisinin yıllarca sürdürülmesi gerekebilir. Tedavi, hekim tamam demedikçe asla bırakılmamalıdır.

İltihap kuruduktan sonra da tedavi gerekebilir mi?
Eğer iltihap veya tedavide kullanılan ilaçlar katarakt yapmışsa ya da göz tansiyonu yükselmişse ameliyat yapılması gerekebilir. Çok nadir de olsa bu ameliyatlar ilti­habı yeniden harekete geçirebilir.
Devamını Oku »

Şeker hastalarının diyet listesi (1200 Cal)



Günlük öğünler, üçü ana (kahvaltı, öğle ve ak­şam yemeği) ve üçü de ara (kuşluk, ikindi kahvaltı­sı ve gece yatma öncesi) öğün olmak üzere 6 par­ça halinde olacaktır; aşağıdaki örnek yemek liste­sinde belirtilen öğün saatlerine azami itina gösteril­melidir.

Uygulanacak diyete ait örnek yemek listesi (menü)
• Sabah kahvaltısı (8.00): Bir bardak yağsız süt (şekersiz) (200 mi) Bir kibrit kutusu kadar (30 gr.) az yağlı ve tuzu azaltılmış beyaz peynir.
• Kuşluk (11.00): 20 gram ekmek ve 5 yeşil zeytin Bir porsiyon meyve(meyve değişim liste­sinden arzu ettiğinizi seçiniz)
• Öğle yemeği (13.00): 60 gr ekmek, 1 kase yağsız et suyu çorba (içine pirinç ve­ya şehriye ilave edilecek ise her çorba kaşı­ğında bunlardan 2-3 adet olacak şekilde su­lu olacaktır.)
75 gr kadar yağsız et (genellikle tavuk veya balık eti tercih edilir; etin yanında 3 çorba kaşığında bunlardan 2-3 adet olacak şekilde sulu olacaktır.)
75 gr kadar yağsız et (genellikle tavuk veya balık eti tercih edilir; etin yanında 3 çorba kaşığı kadar mevsimin yeşil sebzelerinden hazırlanmış sebze haşlaması bulunmalıdır.)
1 tabak yeşil sebze (zeytin yağı ile pişirilme­lidir) (sebze değişim listesine bakarak sebze çeşidine göre yiyebileceğiniz miktarı seçebilirsiniz).
I büyük kase yeşil salata, salatalık, domates, marul karışımı (bir kase salata 1 tatlı kaşığı zeytin yağı ve bol limon usaresi ile hazırlan­malı; fazla tuz ekilmemelidir) 1 çay bardağı kadar yoğurt (kaymağı alınmış olmalı) ve 1 porsiyon meyve
• İkindi (17.00): 20 gr ekmek
Bir kibrit kutusu kadar (30 gr) beyaz pey­nir.
Bir veya iki bardak çay (suni tatlandırıcı kul­lanılacaktır.)
• Akşam yemeği: Öğle yemeğinin aynı; diğerine göre protein miktarı düzenlenecektir.
• Gece öğünü (22.30): 20 gram ekmek ve bir bar­dak yağsız süt veya bir porsiyon meyve.

Sebze Değişim Listesi
Yeşil sebzeler, içerdikleri karbonhidrat miktarı­na göre aşağıdaki gruplara ayrılmıştır ve belirtilen miktarlarda yenecektir:
• Her öğünde bir çorba tabağı kadar (çiğ tartısı 300 gr) yenecekler:
Ispanak, semizotu, pazı, ebegümeci, yeşil kıvır­cık salata, marul, salatalık, veya
• Her öğünde bir yemek tabağı kadar (çiğ tartısı 200 gr) yenecekler:
Lahana, domates, karnabahar, patlıcan, kırmızı turp veya
• Her öğünde 2/3 yemek tabağı kadar (çiğ tartısı 150 gr) yenecekler:
Pırasa, kabak, çalı fasulyesi, bamya veya
• Her öğünde yarım yemek tabağı kadar (çiğ tar­tısı 100 gr) yenecekler:
Havuç, ayşekadın fasulyesi, yeşil bezelye, kere­viz, enginar, soğan veya
• Arada sırada yemek kaydıyla 1/4 yemek tabağı kadar (çiğ tartısı 50 gr) yenecekler:
Patates ve yer elması (Bu sonuncu grup sebze­nin sık yenmemesi tavsiye edilir.)

Meyve Değişim Listesi
Erik (yeşil)…………………..8 adet
Erik (kırmızı)……………….5 adet
Portakal……………………….Bir orta boy
Turunç…………………………Bir iri boy
Ayva…………………………….Bir orta boy
Nar………………………………Yarım
Karpuz…………………………Bir dilim
Kavun (nadiren)………….Bir dilim
Çilek……………………………6 adet
Elma…………………………….Bir orta boy
Mandalina…………………….Bir orta boy
Limon………………………….İki orta boy
Armut………………………….Bir orta boy (ham)
Kiraz……………………………5 adet
Vişne……………………………10 adet
Şeftali (ham)………………..1 adet

• 1 çay bardağı sıkılmış portakal veya elma suyu, I su bardağı sıkılmış Greyfurt suyuna eşit karbon­hidrat içerir.
En çok tercih edilecek meyve, ekşi elma, porta­kal ve ayvadır.

Bir dilim (40 gr) beyaz ekmeğe eşdeğer yiyecek listesi
Bir dilim (40 gr) ekmek yerine aşağıdakilerden birini seçebilirsiniz:
• 3 çorba kaşığı kuru fasulye, nohut, mercimek veya bakla (bu takdirde o öğündeki et yarı yarıya azaltılmalıdır.)
• I kase sulu kıvamda kırmızı mercimek, tarha­na veya un çorbası.
• I ufak porsiyon makarna, kuskus veya erişte.
• I iri (100 gr) patates ile yapılmış kızartma; haş­lama veya pürede bunun yarısı.
• I dilim tuzsuz peynir veya ıspanakla hazırlan­mış börek.

Yasak yiyecekler
• Rafine sofra şekeri ve bununla yapılmış tatlılar, bal, reçel, marmelat ve şuruplar.
• Hamur işleri, mantı, çörek, şekerli kurabiye­ler, pastalar, tahin helvası ve çikolata.
• Üzüm, kayısı, çok tatlı kavun, şeftali, muz, hur­ma, incir.
• Alkolün her çeşidi.
• Kızartma ve kavurmalarla füme etler.
• Kuru yemişler (fındık, ceviz, badem, çam fıstığı ve kestane)
• Sucuk ve pastırma gibi bilumum konserveler.
• Katı yağlar: Mayonez, tereyağı, kaymak ve margarinler.
• Tuzlu hazır yiyecekler.
Devamını Oku »

Lösemi Nedir?



Lösemi Nedir?
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA LÖSEMİLER:

Çocukluk çağındaki kanser vakalarının %35′ini lösemiler oluşturur ve birinci sıradadır. Lösemiler hücre cinsine göre; ALL (Akut Lenfoblastik Lösemi) ve AML (Akut Myeloblastik Lösemi) olmak üzere 2 ana gruba ayrılır. Kendi içlerinde de alt sınıflar tanımlanabilir.Türkiye’de her yıl 16 yaşın altında 1200-1500 yeni lösemili çocuk vakası bildirilmektedir.

Lösemi nedenleri henüz tam olarak aydınlatılmamıştır. Sitogenetik ve moleküler tekniklerdeki yeni gelişmelerle; genetik yatkınlıklar, radyasyon, benzen ve türevleri (bali, vs.), böcek ilaçları gibi kimyasal maddeler, bazı kalıtsal hastalıklar ve bazı viral hastalıkların hep birlikte lösemiye neden oldukları çalışmalarla gösterilmiştir. Lösemi her yaşta görülmektedir. En sık çocukluk çağında 2-5 yaşlarında artmaktadır. 1 yaşın altında, 10 yaşın üstündeki yeni vakalarda tedaviye cevap azalmaktadır.
Herhangi bir etkiyle damarlarımızda dolaşan kanın esas yapım yeri olan kemik iliğimizdeki ana hücrelerde oluşan şifre değişikliği ile blast adını verdiğimiz olgun olmayan kan hücrelerinde artış meydana gelmektedir. Bu hücreler hızla yayılarak kemik iliğini, lenf bezlerini, dalağı, karaciğeri, beyin ve merkezi sinir sistemini tutmaktadır.

BELİRTİLERİ:
Çocuklarda lösemi hastalığının belirtileri:

* İştahsızlık
* Kansızlık
* Zayıflama
* Bacaklarda kemik ağrıları
* Cilt altında kanamaları (kırmızı noktalar veya morarmalar)
* Burun ve dişeti kanamaları
* Ateş

ilk gözlenen bulgulardır.Ayrıca yayıldığı organlara ait belirtiler, örneğin başağrısı, kusma, karın ağrısı, görme bozuklukları önem taşıyabilir. Bu yakınmalarla müracaat ettikleri çocuk hematoloji (kan hastalıkları) uzmanlarınca yapılan muayenede çoğunlukla karaciğer ve dalak büyümesi, lenf bezlerinde genişleme, kanama bulguları tespit edilebilir.

Yapılan kan, kemik iliği, hücre tipini belirleme ve genetik tetkikler sonucu kesin tanı konulabilir.

Tanıdaki ayrıntılı testler genellikle lösemi tiplerini, tedavi prensiplerini belirlemede yardımcı olacaktır.

TEDAVİSİ:

Tedavi öncelikle genel durumun düzeltilmesi yöntemleri ile başlar. Bu safhada kan veya kanın içindeki özel hücrelerini donörlerden (gönüllü kan verici kişi) alınarak lösemili hastaya verilmesi, enfeksiyon mevcutsa gerekli mücadelelerin yapılması, böbreklerin, karaciğer ve kalbin kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunma önlemlerinin alınması çok önemlidir.

Ayrıca hastaların ve ailelerin hastalık hakkında bilgilendirilmesi, löseminin umutsuz değil, tersine iyi bir tedavi ve moral desteği ile lösemide %85′lere varan oranda iyileşmenin sağlandığının açıklanması tedavinin ikinci basamağıdır.

TEDAVİ ESASLARI ve İLK TEDAVİ:

Çok yüksek doz, birbirinden farklı en az 6 çeşit ilacın 4-6 hafta içerisinde damardan ve ağızdan verilmesidir. Burada amaç, blast adı verilen kötü huylu ana hücrelerin yok edilmesidir.

Ancak bu kemoterapi ilaçları, maalesef yalnızca kötü hücreleri etkilememekte, vücudumuzun iyi, faydalı hücrelerini de yok etmektedir. Bu nedenle, çocuklarımızın saçları dökülmekte, ağızlarında, bağırsaklarında yaralar açılmakta, halsizleşmektedirler. Yine, vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyan savunma hücreleri de ilaçlarla yok edildiğinden immün sistem yıkılmakta, en ufak bir mikrop, hastalık etkeni dahi tüm vücuda yayılıp ağır ateşli enfeksiyonlara neden olmaktadır.

Bu nedenle lösemili çocuklarımız etraflarındaki insanlardan, havadan, sudan mikrop almamak ve korunmak için maske takmaktadırlar.

Tedavi Metodları
Lösemi hastalığının tedavisindeki temel prensip kemik iliğindeki ana kan hücrelerinde oluşan şifre değişikliği ile olgun olmayan blast adı verilen hücrelerin çoğalmasını durdurmak ve sonrasında normal kan elemanlarının yapılmasını sağlamaktır.

Kötü huylu blast hücreler çok hızlı çoğalırlar. Bunlar olgunluk ve çoğalma zamanlarına göre çeşitli evrelere ayrılırlar: 1) Mitoz, 2) G devresi, 3) S devresidir. Tedavideki amaç; birbirinden farklı etkilerdeki ilaçların bir program çerçevesinde uzun süre kullanılarak tüm safhalardaki blastların öldürülmesidir.

Yaklaşık 3 yıl süren tedavide 4 safha yer alır:

1- YÜKLEME TEDAVİSİ (Balyoz Harekatı):
Birbirinden farklı 5-6 çeşit ilaç damardan aynı anda verilir. Amaç kötü huylu hücrelerin 2 ay içerisinde hızla öldürülmesidir. Vücudumuzu işgal etmiş düşman kuvvetlerine karşı dost birliklerin topla, tüfekle, bombayla taarruzudur. Adeta bir Kurtuluş Savaşı başlamıştır.

2- PEKİŞTİRME TEDAVİSİ (Jet Tesiri):
Paniğe kapılan, dağılan kötü hücreler hemen kendilerini korumak, direnebilmek için zırhlara bürünmekte, gizlenmekte ve çoğalmaya çalışmaktadır. Vücudumuzun silahlı kuvvetleri ile birlikte dost güçler havadan, karadan ve denizden düşmana bombalarla saldırmaktadır. 3-4 ay süren bu tedavide çok yüksek doz birbirinden farklı tesirli ilaçlar damardan verilmektedir.

İşte bu sırda maalesef vücudumuzdaki faydalı hücreler de ölmekte, saçlar dökülmekte, ağızda yaralar çıkmaktadır.

3- ÖNLEYİCİ TEDAVİ (İstihbarat):
Kemik iliğinde yenilmiş, parçalanmış, dağılmış düşman hücrelerinin beyin ve sinir sistemi ve üreme organlarımıza yerleşerek, sinsi sinsi faaliyete geçmelerini önleyici tedavidir. Bazı durumlarda radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanabilir. Bir nevi gizli servis işlevini üstlenirler.

4- YENİDEN ÖRGÜTLENMEYE İZİN VERMEYEN DEVAMLILIK TEDAVİSİ:
Amaç artık tamamen yok edilmiş düşman hücrelerinin vücudumuzda herhangi bir şekilde yeniden çoğalmalarını önlemektir. En son blast yok edilinceye kadar tek tek bulunup parçalanması sağlanır. Yaklaşık 2.5-3 yıl kadar devam eder.

TEKRARLAYABİLİR Mİ?
Toplam 3-3.5 yıl süren tedavi sonunda % 85′lere varan oranda tamamen iyileşme sağlanır. Tedavi sonrasında yalnızca kontrollerle izlenen çocuklarımız, tüm sağlılı kardeş ve arkadaşları gibi normal yaşantılarını sürdürürler. hepimizde olabileceği gibi hastalığı yenmiş bireylerde de löseminin yeniden görülme olasılığı az da olsa vardır. Bu durumlarda da benzer tedaviler ve/veya kemik iliği nakli uygulanabilir.

TEDAVİ PROGRAMLARI:
Kemoterapide seçilen ilaçlar ve hangi zamanlarda, ne dozlarda verilecekleri uzun süren deneyler ve uygulamalar sonrasında belirlenmektedir. Türkiye’den de birçok değerli bilim adamının katıldığı bu çalışmalar, Hematoloji dergilerinde, kongrelerde açıklanmakta ve kullanıma sunulmaktadır. Oluşturulan bilimsel kurumlarda tedavinin başarısı ya da başarısızlıkları izlenmekte ve sonuçları değerlendirilmektedir. Aksayan noktalar, ulusal ve uluslararası bilimsel kurullarda değerlendirilerek yeni ilaçlar, yeni dozlar ya da değişik metodlar uygulamaya konulmaktadır.

KEMOTERAPİ İLAÇLARI:
Lösemi teavisine özgü ilaçların tümü maalesef yurtdışından temin edilmektedir. nakliye sırasında bozulmaması, uygun koşullarda sulandırılması, ısıdan ve ışıktan korunması, istenen sürede ve hızda verilmesi ve damar dışına kaçırılmaması gibi son derece zor ve titiz çalışmaların bir arada olması gerekir.

MALİYET:
Tedavide kullanılan ilaçlar son derece pahalıdır. Bir kutusu 100 milyon lira civarındadır. Yüzlerce şişe ilaç kullanılmaktadır. Kateterleri, kitleri, serumları, kan ürünleri hesaplanacak olursa tedavi maliyeti yüz milyarlarca lirayı bulmaktadır.

LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR VE AİLELERİNİN PROBLEMLERİ:
Okuldan uzak kalmak
Arkadaşları tarafından dışlanmak
Toplumun bu çocukların iyileşme şansının olmadığını düşünmesi
Maske yüzünden hastalığın bulaşıcı olduğunun düşünülmesi
Çocukların sosyal etkinliklere katılamamaları (Sinema, tiyatro, …)
Çocukların sevdikleri yiyeceklerden uzak durma zorunluluğu
Kan bulamamak
Parasızlık
Hastanede çocuklarına refakat etmek isteyen ailelerin iş yerlerinden çok sık izin almaları sonucu işlerine son verilmesi

HEMOLOJİ-ONKOLOJİ VE KEMİK İLİĞİ TRANPLANTASYON HASTALARI İÇİN H1N1 AŞI VE TEDAVİ ÖNERİLERİ
Halen ülkemizde riskli gruplar için temin edilen aşı Novartis firmasının olup doz ile ilişkili öneriler bu aşı için eldeki bilgilere dayanarak verilmiştir. Ayrıca Sağlık bakanlığı tarafından hazırlanan H1N1 hastalık ve proflaksi izlem algoritmasına uygun olarak düzenlenmiştir.

Hasta grupları ve öneriler:
1.KİT hastaları için:
EBMT tarafında önerilen protokolün uygulanması önerilir.

2.Lösemi, lenfoma ve solid tümör hastaları için:
a.Halen yoğun kemoterapi alan hastalar
b.Halen idame tedavisi alan hastalar
c.Halen ayaktan kemoterapi alan hastalar
d.Halen kemoterapisi kesilmiş, ilk bir yıl içindeki hastalar
e.Malignitesi olmayıp farklı nedenlerle immünosüpresif tedavi alanlar (kortikosteroid dahil)
Bu gruptaki hastaların tümüne aşı önerilmektedir;

*Novartis aşısı:
0.5 ml hemen yapılıp 4 hafta sonra ikinci doz yapılması önerilir.

*Glaxo aşısı
6ay–9 yaş: 0.25ml hemen yapılıp 4 hafta sonra ikinci doz yapılması
1 0 yaş üstü: 0,5 ml hemen yapılıp 4 hafta sonra ikinci doz yapılması önerilir.

*Refakatçi annenin mutlaka ve mümkünse tüm aile fertlerinin aşılanması önerilir.

*Febril nötropenik hastalarda enfeksiyon tedavisi tamamlandıktan sonra aşı yapılması önerilir.
f. Halen kemoterapisi kesilmiş, bir yıldan fazla süre geçmiş hastaların normal sağlıklı çocuklar gibi okulda aşı protokolüne alınması önerilir.
ANTİVİRAL TEDAVİ UYGULAMALARI:
Tedavi
Hastalık belirtileri gösterenlere aşağıdaki tedavinin uygulanması önerilir (1 yaşın üstünde);

Oseltamivir 5 gün
≤ 15kg : 30 mg /doz, günde 2 doz;
15-23 kg : 45 mg /doz, günde 2 doz;
23 -40 kg : 60 mg /doz, günde 2 doz;
> 40 kg : 75 mg /doz, günde 2 doz;

Proflaksi
H1N1 ile temas ettiği düşünülen hasta grubuna uygulanması önerilir (1 yaşın üstünde);

Oseltamivir 10 gün
≤ 15kg : 30 mg /doz, tek doz;
15-23 kg : 45 mg /doz, tek doz;
23 -40 kg : 60 mg /doz, tek doz;
> 40 kg : 75 mg /doz, tek doz;

Tedavi sonrası (10. günden sonra) aşı programı uygulanır.

Bir yaşından küçük hastalarda oseltamivir uygulaması Eylül 2009 tarihli CDC bildirisinde yer almıştır. Pandemide ve ciddi enfeksiyonda uygulanabileceği bildirilmektedir. Literatür ekte verilmiştir.
Devamını Oku »

Sunday, November 9, 2014

Adım adımm tırnak bakım tüyoları

Kolunuzda marka bir çanta, ayağınızda süper bir ayakkabı, üzerinizde de şahane bir kıyafetle çıktığınızda ortalık yıkılıyor sanmayın! Eğer tırnaklarınız bakımsızsa, kırılmışsa ve ojeleriniz dökülüyorsa ne yazık ki tüm cazibeniz bir balon gibi sönebilir. Bu nedenle üstünüze başınıza olduğu kadar, tırnaklarınıza da bakmanızda fayda var!

Kadınların güzelliğinin tamamlayıcısı olan tırnak bakımının yanlış adreslerde yapılmasının geri dönülmez sağlık problemlerine neden olabileceğinin altını çizen Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Dermatoloji Uzmanı Dr. Vefa Gönenç, adım adım tırnak bakımının doğru yollarını anlattı:

• Tırnakların bakımı ve süslenmeleri modern toplumlarda kadınlar için güzelliğin olmazsa olmazlarından biri durumunda. Amerika’da, tırnak bakımı ve kozmetikleri için bir yılda yaklaşık bir buçuk milyar dolar harcanması bunun en önemli göstergelerinden.
• Tırnak bakımı alışkanlıkları, son yıllarda giderek değişiyor. Konunun insan sağlığı açısından önemi kavranıyor ve daha profesyonel bir yapılanmanın gereği ortaya çıkıyor. Bugüne kadar eğitimsiz ellerde yürütülen bu işlemler yavaş yavaş hastanelere kayıyor. Bu nedenle, tırnak bakımına önem verenlerin, doğru adreslere gitmesi ve insan sağlığı konusunda hiçbir eğitimi olmayanlardan sakınmaları önem taşıyor. Aksi takdirde geri dönüşü mümkün olmayan ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya kalabilirler!

Güzelleşirken hastalanmayın!
• Dermatoloji kliniklerine her gün birçok hasta tırnak sorunları nedeniyle geliyor. Tırnak hastalıkları; sistemik hastalıklardan veya travma ve enfeksiyon gibi dış etkenlerden kaynaklanabiliyor. Bazen tırnağa uygulanan bakım işlemlerine bağlı sorunlarla da karşılaşabiliyoruz.
• Tırnak bakımı; tırnakların basit bir manikürle parlatılmasından, işlemeli tırnakların uygulanmasına kadar birçok işlemi içermektedir. Tırnak güzelliği üç ana faktöre bağlıdır:
- Tırnağın şekli
- Tırnağın süslenmesi
- Tırnağın kıvamı

Kısa tırnağa cilalı imaj
• Tırnağın şekli: Tırnağın şekli, dış hatlarına ve boyutlarına bağlıdır. Tırnak uzunluğunun, genişliğine oranı; estetik görünüş için çok önemlidir ve başparmak için eşit olması gerekir. Bu oran, normalden farklı olduğunda çekiciliğini yitirir. Kısa ve geniş tırnaklara tırnak cilası uygulanarak görünüm değiştirilebilir. Amaç, tırnağı daha uzun göstermektir. Tırnaklarda uygulanan koyu renkli cilalar ve ojeler, daha uzun bir görüntü elde etmek için kullanılabilirler. Örneğin french tipi bakımda; tırnaklar bilerek uzun bırakılır ve ön kısımları daha açık beyaz bir renge boyanır, böylece uzun değil de sanki doğal bir tırnak görüntüsü varmış gibi etki yaratılmaya çalışılır.
• Geçmiş yıllarda oval kesilmiş tırnaklar daha çekici olarak algılanırken, günümüzde tırnak şekli yuvarlak veya sivri uçlu olsa da, az ya da çok kare şeklindeki tırnaklar beğenilmektedir. Tırnakları hafif uzun tutmak güzellik katar; ama fazla uzun bırakıldığında itici hale gelir. Üstelik elin kullanımını kısıtlayabilir veya tırnak plağının yatağından ayrılmasına da neden olabilir.

Eşit kesin, düzgün boyayın
• Tırnağın süslenmesi: Eşit uzunlukta kesilmiş, hatları düzgün ve boyanmış tırnaklar çok çekici görünürler. Son yıllarda, üzerleri işlemeli yapay tırnaklar ilgi odağı olmuştur. Elmaslar ve zümrütlerle yapılan işlemeler ve tırnağın serbest ucuna takılan değerli taşlar, tırnakları güzelleştirmek amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca tırnaklara çeşitli resimler ve değişik boya teknikleri de uygulanmaktadır.
• Tırnağın kıvamı: Tırnaklar yumuşatılmalı veya hafif gevrek halde olmalıdır. Gevrekleşme arttığında tırnakta çok sayıda boyuna veya enine yarılmalar görülebilir. Tırnak kırılmaları son derece rahatsız edici bir durumdur. Bu nedenle tırnak kıvamını tutturmak çok önemli!

Adım adım tırnak bakımı
1- Önce sterilizasyon: Öncelikle tırnak bakımında kullanılan tüm aletlerin sterilizasyonu çok önemli bir konudur. Hepatit B ve C gibi çok ciddi virüs enfeksiyonları veya birçok mantar enfeksiyonu manikür salonlarından alınmaktadır. Bu unutulmaması gereken çok ciddi bir sorundur. Alet sterilizasyonu için en uygun yöntem ultrasonik bir temizleyicinin ardından özel sterilizasyon çözeltilerinden (glutaraldehit gibi) yararlanmaktır.
2- Ojelerinizi silin: Tırnak bakımına, daha önceki işlemlerden kalan cila artıklarının temizlenmesi ile başlanır. Bu amaçla kullanılan aseton ve/veya butil veya etil asetat veya benzer bileşikler içeren maddeler, tırnak boyasıyla birlikte tırnak plağından da yağ (lipit) kaybına neden olabilirler. Tırnaklarda aşırı kurumaya neden olmamak için bu ürünlere bazı yağlar eklenmelidir. Bizim bildiğimiz doğal badem yağı, susam yağı ve bazı bitkisel yağ çeşitleri kullanılabilir. Bu yağlar, asetonun içine katılabildiği gibi hemen arkasından bakım olarak da uygulanabilir. Burada amaç yağ kaybını hemen tolere edebilmek. Çünkü aseton veya diğer sökücüler, tırnağın ve derinin üzerindeki yağ tabakasını tamamen temizlerler ki bu da nem kaybına neden olur. Bu yağlar, nem kaybına engel olmak amacıyla kullanılabilir.
3- Uzun tırnakları kesin: Bakımda bir sonraki adım tırnağa şekil verilmesidir. Özellikle uzun tırnakları kesmek için özel tırnak makaslarından yararlanılır. Ancak, tırnak plağının tümüyle hasarlanma riski göz ardı edilmemelidir.
4- Törpüleyerek şekil verin: Bunun dışında, tırnak uçlarını düzgün tutabilmek için törpüleme işlemi düzenli aralıklarla yürütülmelidir. Zımparalı veya metal tırnak törpüsü kullanılarak tırnak kenarları törpülenir. Bu tırnak törpüleri kişiye özel olmalıdır. Hiçbir dezenfeksiyon işlemine tabii tutulmayan törpüler birçok enfeksiyonun bulaşmasına neden olabilir, özellikle mantar enfeksiyonlarına dikkat edilmelidir.
5- Tırnak etlerini kesin: Tırnak plağı üzerindeki düzensizlikler tırnak tamponu ile giderilir. Kutikül yani tırnak eti temizliği öncesinde bu kısımlar yumuşatılmalıdır. Bunun için tırnaklar önce sabunlu suda bekletilir ve ardından kutikül gidericiler uygulanır. Yaklaşık 10 dakika beklendikten sonra yıkanır. Ardından çeşitli iticilerle veya makaslarla bu kısımların fazlalıkları alınır. Bunu yaparken tırnak-kutikül bütünlüğü bozulmamalıdır.
6- Önce boyayın sonra süsleyin: Bakımda son olarak, bir kat zemin astarı, üzerine renkli cila ve onun da üzerine şeffaf üst astar uygulanır. “Fransız Manikürü” tırnağın doğal görünümünü savunur. Tüm tırnak pembe veya bej renge boyanır. Ardından tırnak ucuna beyaz bir şerit uygulanır; böylece normal tırnak yapısına benzetilir.

Tırnak etini fazla alma dolamaya neden olur
• Tırnak üzerindeki kutikül denilen, halk arasında ‘tırnak eti’ diye bilinen kısmın temizlenmesi hayli dikkat ister. Çünkü bu deri uzantısının fazla alınması; tırnak etrafı dokuyu korumasız bırakır ve tırnak dibinden giren enfeksiyon ajanları dolamaya neden olabilir. Kutikülin aşırı alınması tırnak etrafı dokuda enfeksiyona neden olabileceği gibi ileri durumlarda tırnak matriksi hasarına bağlı enlemesine oluklanmalar da görülebilir.
• Kutikül kremleri, su içinde yağ emülsiyonları olup, tırnak plağı ve bitişiğindeki derinin yumuşamasına yardımcı olur. Bunlar yalnızca krem şeklinde değil, aynı zamanda losyon, yağ, merhem veya parafinli preparat şeklinde olabilirler. Kutikül kremlerine, geleneksel nemlendiricilerin yanı sıra, lanolin, üre, mineral yağı ve vazelin de eklenebilmektedir. Yalancı safran yağı, buğday tohumu yağı, kayısı özü yağı, çuha çiçeği yağı, çay özütü yağı, üzüm çekirdeği yağı, hint yağı ve Amerika armudu yağı popüler olan botanik yağlardır. Vitamin A, vitamin C, vitamin E, retinol ve beta karoten de formülasyonda yer alabilir. Bunların haricinde; laktik asit, salisilik asit, aloe vera, amino asitler, sodyum florür, kollajen ve buğday proteini de kullanılmaktadır.

Tırnak cilasının içeriğine dikkat
• Tırnak cilaları; tırnağı güzelleştirmek ve korumak amacıyla kullanılmaktadır. Zemin astarı genellikle mat beyaz veya bej renkte olur; tırnak yüzeyindeki düzensizlikleri doldurmak için kullanılır. Üst astar şeffaf bir katmandır. Tırnağa parlak bir görüntü vermesinin yanı sıra, erken dökülmeleri de önler. İyi bir tırnak cilası, kolay uygulanabilmeli, esnek ve parlak olmalı, hızlı kurumalı, tırnağa iyi tutunmalı ve travmalara karşı tırnağın direncini arttırmalıdır.
• Tırnak cilaları temas egzamalarına neden olabilirler. Tırnak etrafı deride, göz kapaklarında, yüz ve boyunda sıklıkla görülür. Bu egzamaların çoğu tırnak cilası içinde sıklıkla kullanılan toluen sulfonamid-formaldehit reçinesine bağlı gelişir. Şüphe olması halinde ‘yama testi’ denilen alerji testleri yapılır. Duyarlılık gelişmesi durumunda kullanım kesilmeli, bu maddeyi içermeyen cilalar tercih edilmelidir.


Kırılan tırnakları ambalajlayın
• Tırnak güçlendiricileri, tırnak kırılmalarını önlemek için kullanılan özel tırnak cilalarıdır. Formaldehit içeren ürünlere karşı dikkatli olunmalıdır. Bunlar egzamalara, dolamalara ve tırnakta renk değişimlerine neden olabilirler. Son yıllarda kullanılan ürünlerde formaldehitten vazgeçilmekte (bunun yerine teflon, ipek, naylon, akrilik reçine, titanyum/silikon/zirkonyum polimerleri, biyotin, kalsiyum, keratin, vitaminler vb. ürünler tercih edilirler) veya yalnızca yüzde 5 oranında kullanılmaktadır. Uygulama yalnızca tırnağın uç kısmına yapılır.
• “Tırnak ambalajlama”; zayıf, kırık ve yarık tırnakları onarmak için kullanılan bir tekniktir. Doku kağıdı, onarılacak alan üzerine uygulanır ve üzerine şeffaf tırnak cilası veya tırnak yapıştırıcısı sürülür. Bu onarımın üzerine düzenli olarak tırnak cilası uygulanabilir.


Protez tırnaklar alerji yapmasın
• Yapay tırnaklar, doğal tırnaklar yeterince uzamadıklarında kullanılırlar. Protez tırnak uygulamaları oldukça profesyonel uygulamalardır. Eğitimli ellerde yapılmaları zorunludur. Uygulamalara bağlı birçok fiziksel hasar görülebildiği gibi kullanılan maddelere karşı alerjik reaksiyonların gelişme riski de düşünülmelidir.
• Ayrıca tırnak batıkları da yine mutlaka bir uzman doktor tarafından değerlendirilmesi gereken durumlardandır. Tırnak üzerinde yapılan cüretkar işlemler, birçok önemli soruna neden olabilir. Basit enfeksiyonlardan, kemik iltihabına (osteomyelit) kadar değişebilen ciddi durumlar gelişme riski vardır.


Sağlıklı tırnaklar için tavsiyeler

Tırnakları da kurulayın
Tırnak bakımına önem verilmediği zaman, birçok tırnak hastalığının gelişmesinin yanı sıra estetik olarak da rahatsız edici durumlar ortaya çıkabilir. Eller yıkandıktan sonra tırnaklar iyice kurulanmalıdır.

Eldivenle iş yapın
Sürekli su gerektiren işlerle uğraşanların eldiven veya nemlendirici krem kullanmaları önemli bir noktadır.

Tırnak fırçası kullanın
El temizliğinden sonra tırnakların altında biriken kirler mutlaka bir tırnak fırçası yardımıyla temizlenmelidir.

Fazla uzatmayın
Tırnaklar, hijyen ve sağlık açısından fazla uzatılmadan kesilmelidir. Ancak kadınların çoğu uzun tırnakları tercih ederler. Bu kişilerin tırnak bakımına daha fazla önem vermeleri gerekmektedir.

Tedaviyi ihmal etmeyin
Birçok insan tırnak çatlamasından veya kırılmasından yakınır. Tırnak kozmetikleri bu yakınmaları büyük ölçüde giderdiklerinden yaygın olarak kullanılırlar. Tıbbi veya cerrahi işlem gerektiren tırnak bozuklukları, bazen kozmetik tırnak teknikleriyle kamufle edilebilir. Ancak, kozmetik uygulamalar, hastalığı gizler ve uygun tanıyı zorlaştırır. Oysa hastalığın tedavisi esastır.

Doğru ürün seçin
Kozmetik ürünlerin bazı riskli hastalarda kullanımları sınırlıdır. Akriliklere karşı duyarlılığı olanlarda, parmak çevresinde kronik yaraları bulunanlarda bu kimyasallar kullanılmaz. Uzun süreli su teması bulunan kişilerde akrilik boyaların dayanması zordur. Ayrıca bu maddeler sedef hastalığını tetikleyebilirler. Sedef hastalığında kutikül temizliği bile sakıncalıdır. Ayrıca liken veya lupus gibi bazı deri hastalıklarında da sakıncalı durumlar gelişebilir. Işığa karşı duyarlı hastalarda veya güneş ışınlarına duyarlılık yaratan bazı ilaçların kullanımında ürün seçimi oldukça önemlidir.
Devamını Oku »