Saturday, September 26, 2015

Göz Altı Torbaları Nasıl Geçer?


Göz Altı Torbaları
Toplumumuzda herkesin başına gelebilen bir rahatsızlık olan göz altı torbaları birçok kişiyi etkilemektedir. Bir türlü geçmek bilmeyen bu şiş görünümü görünüş itibariyle kişinin kendini kötü hissetmesine sebep olabilir. Genellikle çoğu insan bu oluşan torbaların kendilerini bitkin ve yaşlığı gösterdiğini düşünürler. Çevreden gelen tepkiler bu duruma yardımcı olduğu söylenemez.

Bu rahatsızlığın gelişmesine sebep olan faktörler bulunmaktadır. Bunlar;
Yaşın ilerlemesi ile göz altındaki deride sarkma ve incelme, yaşla beraber göz altı torbalarının meydana gelmesi
  • Yetersiz uyku
  • Stres
  • Yorgunluk
  • Su kaybı
  • Aileden gelmesi
  • Alerji
  • Soğuk algınlığı
  • Sigara
  • Alkol
  • Regl dönemi
  • Güneş ışınları
  • İnsani bir tepki olan ağlamak
  • Ödem
  • Sodyum
  • Böbrek rahatsızlıkları
  • Enfeksiyonlar
  • Tiroid sorunları
  • Alerjik reaksiyonlar
  • Gebelik

Göz Altı Torbaları Nasıl Geçer?
Gün içinde vücudun ihtiyacı kadar sıvı tüketimi yapmak gerekir. Bu torbalar toksinlere neden olur. Bu sebeple toksinleri vücuttan atmak için bol bol su içmek gerekir.
Doktor kontrolünde kişilerin sodyum alımı yapması tavsiye edilir.
Düzenli uyku etkili bir yöntemdir. Günde minimum 6 saat ve maksimum 10 saat uyulması önerilir. Göz altı kırışıkları içinde kaz yağı kullanılabilir.
Soğuk salatalık dilimlerini gözün üzerine bırakıp 30 dakika beklettikten sonra fayda sağlayacaktır.
Ekstra demir alımını ıspanak, üzüm, kurtulmuş meyve ve brokoliden alınabilir.
Kahve, alkol, peynir, beyaz şeker, gazlı içecekler, kızarmış gıdalar, et suyu, beyaz un, soya sosu, tuz ve monosodyum glutamat içeren besinler gibi sıvı tutumunu teşvik eden içeceklerden kaçınılması önerilir.
Bitki çayları ve bol bol yeşillik tüketilmesi tavsiye edilir. Salatalık, karpuz, kızılcık, elma, üzüm ve kuşkonmaz gibi sulu meyve ve sebzeler tüketilmesi etkili olacaktır.
Hindistan cevizi suyu ve yeşil çay da iyi gelen yöntemlerden biridir.
Kavun, domates, muz, çilek, yoğurt ve patates gibi potasyum açısından zengin gıdalar suyu tutmasına yardımcı olur.
Vitamin bakımdan A, E ve C besinli (havuç, koyu yeşil yapraklı sebzeler, biber, turunçgiller, fındık, tohum ve soğuk preslenmiş yağlar) gibi doğal gıda kaynakları oldukça faydalıdır.
İlaç kullanımı doktor kontrolünde yapılması şiddetle tavsiye edilmektedir.
Devamını Oku »

Menisküs Nedir? Tedavi Yöntemleri Nelerdir?


Menisküs
Menisküs kişi dizinde bulunan kıkırdak dokudan oluşmuş bir yapıdır. Doku, dizde, altta ve üstte bulunan 2 ana bacak kemiğinin birleştiği yerde bulunmaktadır ve bu 2 kemiğin sürtünmesini engellemekte önemli bir rol oynamaktadır.

Genellikle menisküs diz problemi olarak kullanılmaktır fakat problemin asıl ismi menisküs yırtığıdır. Genellikle bu yırtık dizin ani bir şekilde dönmesi yada bükülmesiyle meydana gelir. Bu rahatsızlık sporcularda yaygın bir şekilde görülür ancak gündelik yaşamda yapılan ters bir hareket, atılacak yanlış bir adım dizin burkulmasına ve menisküs yırtılmasına neden olabilir. Şu bilinmelidir ki ilerleyen yaş ile beraber yıpranan menisküs çok kolay yırtılabilir.

Belirtileri
  • Ağrı ve yırtığın bulunduğu yerde meydana gelen şişlik bu rahatsızlığın en sık görülen belirtisidir. Büyük yırtıklarda şişlik dizin kilitlenmesine sebep olabilir. Bu durumda yürüme zorlaşır. Bunun yanında diğer belirtiler ise;
  • Eklemin hareket açıklığında azalma
  • Takılma
  • Kitlenme
  • Dizde sıvı akışı hissi
  • Diz içinde sıvı birikmesi

Nedenleri
  • Menisküs bazı durumlarda yırtılabilir. Bunlar;
  • Diz üstünde düşmeler
  • Dizin yıpranması
  • Dize gelen tekmeler
  • Trafik kazaları
  • Ayağın takılması
  • Devamlı olarak yaşlılarda dize alının küçük darbelerin birikmesi
  • Futbol gibi sporlarda dizdeki dönme hareketleri

Tedavisi

Bu rahatsızlığın olduğu kesinleşen hastalar için ilk etapta ameliyat seçeneği düşünülmez. Sıkı bandaj, soğuk uygulama, bacağı uzun süre dinlendirme ve spora bir müddet ara verilmesi gibi durumlar bu rahatsızlığın tedavisinde başarıya ulaşmaktadır. Doktor tarafından hastaya ağrı ve şişliği dindirmeye yönelik ilaçlar verilebilir. Bu ilaçların doktor kontrolünde olması şiddetle tavsiye edilir. Doktor tarafından hastaya fizik tedavi ve kas güçlendirici egzersiz önerilebilir. Ağrının ısrarla devam ettiği hastalara cerrahi müdahale önerilebilir. Kanama olup olmadığı incelenir. Eğer kanama varsa durum kötüdür. Bu nedenle düzelmesi de zordur. Kanama olan yer dikilir yada bu kanamanın olduğu kısım alınır. Düzelme kalan dokularla beklenir. Şayet kanamayı durdurmak için dikiş atılırsa bu durumun korunması gerekir ancak genellikle sorunlar oluşur. Bu sebeple doku çıkartılır. Ameliyat sonrası kayganlık ve şok emici özelliğini kaybeden kısım kireçlenmeye neden olmaktadır. Doktorunuza danışarak gerekli bilgileri alabilirsiniz.
Sağlıklı yaşam sağlıklı bilgi.
Devamını Oku »

Kulak Çınlaması Nedir?


Kulak Çınlaması
Genellikle insanlar kendi aralarında biri beni andı diye yorumladığı kulak çınlaması tip dilinde tinnitus diye bilinir. Bu çınlamalar genellikle önemsizdir ancak nadir de olsa altta yatan bir hastalığın habercisi olabilir. Şayet kulak çınlaması sürekli hale geldiyse, dikkat bozukluğu, uykusuzluk, baş dönmesi gibi belirtilere sebep oluyorsa yada herhangi bir şekilde günlük hayatı problem teşkil etmeye başladıysa en yakın sağlık kuruluşuna başvuru yapılması şiddetle tavsiye edilir.

Çınlamadan şikayet eden kişiler çınlamayı farklı şekillerde fakat kendilerine göre anlatabilirler. Bunun nedeni genellikle bu ses dışarıdan duyulmaz. Vızıltı, vınlama, uğuldama, çınlama biçiminde, şiddeti kişiden kişiye değişen ve kulakta yada bazen de kafanın içinde duyulan bir ses olarak anlatıldığı olur.
Genellikle kulak çınlaması başkaları tarafından dışarıdan duyulamaz fakat nadiren de olsa dışarıdan duyulabilen kulak çınlamaları vardır.

Nedenleri

Belli başlı nedenler olmasına karşın bazı kulak çınlamaların kaynağının belirlenemediği de olur. Yaşın ilerlemesiyle ile birlikte doğal olarak ortaya çıkan işitme kaybı, işitme sinirlerinin hassasiyetinin azalmasına ve çınlamaya sebep olur. Gençlerde sık sık gürültülü yerlerde bulunmak yüksek sesle ve kulaklıkla müzik dinlenmek veya gürültülü iş makinelerine yakın çalışmak gibi sebeplerden dolayı kulak çınlaması ve işitme kaybı görülebilir. Kulak çınlamasının diğer nedenleri ise;
  1. Kulak kiri
  2. İç kulaktaki hücrelerin hasar görmesi
  3. Kulak kemiğindeki değişimler
  4. Kulağı etkileyen hastalıklar
  5. Anemi
  6. Meniere hastalığı
  7. Kadınlarda hormonal değişimler
  8. Baş yada boyun yaralanmaları
  9. Pek çok ilacın yan etkisi
  10. Akustik nöroma
  11. Yüksek tansiyon
  12. Damar tıkanıklığı
  13. Cep telefonu
  14. Hipertiroid
  15. Temporomandibular eklem bozuklukları
  16. Baş ve beyin tümörleri

Kulak çınlaması sürekli hale geldiyse ve kişi sıkıntı yaşamaya başladıysa doktora başvurulması tavsiye edilmektedir. Doktor tarafından kişiye ilaç kullanımı verilebilir ancak doktor kontrolünde olmayan ilaç kullanımı kişiye tavsiye edilmez. Bu çınlama farklı bir nedenden dolayıda oluşmuş olabilir. Bu nedenle doktora danışarak bilgi alınması kişi için en uygun bir seçenek olacaktır. Doktor tarafında uygulanan tedavi yöntemi ile sorun ortadan kaldırılır.
Sağlıklı bilgi sağlıklı yaşam.
Devamını Oku »

Damarları temizleyen besinler



Yeşil çay, damarlara hasar veren oksidatif stresi azaltır ve damarları temizler. İçerdiği antioksidanlar kolesterolü düşürür ve bu sayede kalbi korur.

Tarçın, antioksidan deposu olan tarçın, kandaki şekeri düşürür ve bu sayede damarlar için çok faydalıdır. Günde 1 çay kaşığı tarçının kandaki yağ oranını %26 oranında azalttığı kaydedilmiştir.

Badem, e vitamini, çözünebilen lif ve tekli doymamış yağlar açısından oldukça zengin olan badem, içerdiği antioksidanlar sayesinde damarlardaki hasarı engeller.

Zerdeçal, damar temizliğinde en etkili baharatlardan biridir. Ayrıca damar sertliğini önler ve yağ depolanmasını engeller.

Kuşkonmaz, damarlardaki baskıyı azaltır ve bu sayede kan akışını hızlandırır. Ayrıca damar tıkanıklığı ve enflamasyona da iyi gelir.

Yaban mersini, özellikle kolesterolü düşüren bu meyve kan akışını dengeler ve bu sayede kalp için çok faydalıdır.
Sağlıklı yaşam sağlıklı bilgi
Devamını Oku »

Sunday, September 6, 2015

Kanserde yeni umut



Brezilya’ya özgü bir eşek arısında bulunan zehrin, kanserle mücadelede savunma mekanizması olarak kullanılabileceği açıklandı. Sao Paulo Üniversitesi’ndeki uzmanlar, eşek arısında bulunan toksinin kanserli hücrelere yapışarak bu hücreler için hayati önemdeki molekülleri sızdırdığını ve bu yolla onları öldürdüğünü belirledi. Uzmanlar çalışmaların henüz ilk aşamalarında olduğuna ve bu yöntemin insanlar üzerinde etkisinin görülmesi için daha çok araştırma yapılması gerektiğini hatırlattı. Latince adı Polybia Paulista olan saldırgan eşek arısı türü Brezilya’nın güneydoğusunda yaşıyor. Bu arının iğnesinde MP1 adı verilen önemli bir zehirli madde bulunuyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, bu toksinin kanserli hücreleri hedefleyip öldürebileceği sonucu çıktı.

Arının zehri kanserli hücreleri öldürüyor!

Araştırmayı yöneten Prof. Joao Ruggeirio Netto ve ekibi MP1 toksininin kanserli hücrelerin yüzeyinde anormal bir şekilde yayılan yağ molekülleriyle etkileşime girerek, hücreler için hayati önemdeki moleküllerin dışarı sızmasını sağladığını saptandı. İngiltere’deki Leeds Üniversitesi Uzmanı Dr. Paul Beales ise, hücre zarındaki yağlara saldıran kanser tedavilerinin tamamen yeni bir ilaç türünü beraberinde getirebileceğini söyledi. İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı’ndan Dr. Aine McCarthy de “Araştırmanın bu ilk aşaması Brezilya eşek arısının zehrinin kanser hücrelerini laboratuvarda nasıl öldürdüğü konusundaki bilgimizi artırıyor” şeklinde konuştu.
Devamını Oku »

Damarları temizleyen besinler






Yeşil çay, damarlara hasar veren oksidatif stresi azaltır ve damarları temizler. İçerdiği antioksidanlar kolesterolü düşürür ve bu sayede kalbi korur.

Tarçın, antioksidan deposu olan tarçın, kandaki şekeri düşürür ve bu sayede damarlar için çok faydalıdır. Günde 1 çay kaşığı tarçının kandaki yağ oranını %26 oranında azalttığı kaydedilmiştir.

Badem, e vitamini, çözünebilen lif ve tekli doymamış yağlar açısından oldukça zengin olan badem, içerdiği antioksidanlar sayesinde damarlardaki hasarı engeller.

Zerdeçal, damar temizliğinde en etkili baharatlardan biridir. Ayrıca damar sertliğini önler ve yağ depolanmasını engeller.

Kuşkonmaz, damarlardaki baskıyı azaltır ve bu sayede kan akışını hızlandırır. Ayrıca damar tıkanıklığı ve enflamasyona da iyi gelir.

Yaban mersini, özellikle kolesterolü düşüren bu meyve kan akışını dengeler ve bu sayede kalp için çok faydalıdır.
Devamını Oku »

Kolon kanserinde umut ışığı ?



Karaciğere yayılan kolon kanserinde, sağlam dokulara zarar vermeden ışın yayan “kürecikler” ile tümörün yok edildiği tedavi, hem hastanın yaşam süresini uzatıyor hem de kemoterapi uygulanamayan hastalarda bile fayda sağlıyor. Kolon kanserinde karaciğer metastazı olan son evredeki hastalarda kullanılan “seçici iç radyasyon tedavisinin (SIRT)” bilimselliğinin kanıtlanmasıyla, ilk evre hastalar için de umut doğdu.

Dünyada 10 Türkiye’de ise 7 yıldır, cerrahi müdahale veya kemoterapi sonrası uygulanan ve 530 hasta üzerinde denenen yöntem, “SIRFLOX” adı verilen çalışmayla Chicago’daki Amerikan Ulusal Kanser Kongresi’nde (ASCO) açıklandı. Araştırma sonuçlarında, kemoterapiye göre çok daha az yan etkisi olan yöntemin, tümör hedefli olduğu için karaciğerin sağlıklı dokusuna zarar vermediği ortaya çıktı. Böylece, daha önce bilimselliği tam kanıtlanmadığı için sadece hastalığın son evresinde başvurulan SIRT tedavisi, hastalara başlangıç tedavisi kapsamında da uygulanabilecek.

SIRFLOX çalışmasının baş araştırmacılarından Avustralya Melbourne Hastanesi Danışman Onkolog Hekimi Doç. Dr. Peter Gibbs, İstanbul’da düzenlenen toplantıda araştırmanın sonuçlarını Türk hekimleri ile de paylaştı.

Gibbs, yaptığı açıklamada, çalışmayı 530 hasta üzerinde kemoterapi sonuçlarıyla karşılaştırmalı gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bu yeni tedaviyle daha fazla hasta tedavi olabilecek çünkü daha önce hastalığın son aşamalarında kullanılıyordu. Şimdi ise ilk aşamalarında yapılırsa daha etkili olacak” dedi.

Söz konusu tedavinin her yaş grubu hastada uygulandığına dikkati çeken Gibbs, “Kemoterapi gören hastaların yan etkilerini tolere edebilmesi için oldukça genç ve dayanıklı olması lazım ama bu tedavide hasta 90 yaşında olsa da tedavinin yan etkilerini iyi bir şekilde tolere edebilir. Çünkü kemoterapiye göre bir doz veriliyor” değerlendirmesinde bulundu. Uygulama sırasında hastanın sadece iğne yapılırken hissettiğine benzer bir acı duyduğunu ifade eden Gibbs, çok az kişide çeşitli mide rahatsızlıkları ortaya çıktığını başka bir yan etkisinin bulunmadığını söyledi.
Devamını Oku »