Friday, July 25, 2014

Minik dokunuşlarla gelen gençlik!



Güzelliğin tanımını tarihlere ve içinde bulunulan farklı kültürlere göre değişse de; ‘iyi hissetmek’ kavramı hep baki kalıyor.

İyi hissetmek ise kimi zaman genel cerrahi uygulamaları ile kimi zamansa basit dokunuşlarla mümkün oluyor.

Estecenter Plastik Cerrahi Merkezi doktorlarından Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven, yüzü canlandırmak amacıyla ameliyatsız yapılabilecek medikal olan ve olmayan çeşitli yöntemler olduğunu belirterek, "Medikal olmayan yöntemler cilt bakımı başlığı altında toplanır ve genellikle kısa süreli canlanma sağlar. Medikal yöntemler ise mezoterapi, dolgu tedavileri, lazer tedavileri, PRP ve peeling uygulamaları başlıklarından toplanır" dedi.

ORTA DERİ TEDAVİSİ MEZOTERAPİ

İlk kez 1952 yılında bulunan ve günümüze kadar geliştirilen Mezoterapi; Mezodermden gelişen deri orta katmanına özel olarak hazırlanan vitamin ve minerallerden oluşan ilaçların, çok ince uçlu iğnelerle enjekte edilmesiyle hedef bölge tedavisinin yapılmasıdır.

Doç. Dr. Erdem Güven, “Mezoterapi, medikal amaçlı; romatizma tedavisi, akut ve müzmin ağrı tedavisi, spor yaralanmaları gibi durumlarda kullanıldığı gibi saç dökülmesini önleme, bölgesel incelme, selülit tedavisi, cilt gençleştirme ve sıkılaştırmada da kullanılmaktadır” diyor.

SAÇ DÖKÜLMESİNDE TERCİH EDİLİYOR

Mezoterapi uygulaması selülit ve bölgesel incelme amaçlıysa haftada 1, cilt gençleştirme amaçlıysa 3 haftalık aralıklarla 3-4 seans olarak yapılıyor. En önemli avantajları lokal koşullarda ayaktan tedavi şeklinde uygulanması ve yan etkisinin azlığı olarak görülüyor. Tedavi, 18 yaş sonrası her yaştaki kadın ve erkeğe uygulanabiliyor. Ayrıca, menstrüasyon ve emzirme dönemlerinde uygulanmasında bir sakınca bulunmuyor.

Mezoterapi’nin dünya çapında özellikle saç dökülmesini önlemede ve saçları canlandırmada sıklıkla tercih edildiğini belirten Güven, “ İlk aşamada saç dökülme sebepleri araştırılır ve altta yatan bir sebep tespit edilirse tedavi yoluna gidilir. Mevcut kıl köklerinin beslenmesi için vitamin, kan dolaşımını düzenleyiciler, elastin, kollagen yapımını artırıcı, keratin yapısında birçok etken maddeden oluşan bir kokteyl enjekte edilir. Kişinin problemine göre uygulama prosedürü hazırlanır. Genellikle ilk ay haftada bir, ikinci ay iki haftada bir ve daha sonra 3-4 hafta aralıklarla 6-8 seans kadar uygulanabilir. Saçtaki değişiklikler ise 2-3 seanstan sonra fark edilebilir” deedi.

3 HAFTADA GENÇLEŞTİRİYOR

Cilt mezoterapisinde amaç cildi beslemek, canlandırmak, parlaklık sağlamak, sıkılaştırmak, ince kırışıklıkları gidermektir. Bu etkileri sağlamak için, bir çok vitamin, mineral ve amino asit karışımları, dolgu maddesi olan hyaluronik asit içerikli ürünler, Somon DNA’sı gibi özel etkili mezoterapi ürünleri kullanılır. Bu yöntem rahatlıkla yüz, boyun, dekolte ve ellere uygulanmakta ve kişiyi tatmin edecek başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Genel olarak 3 hafta aralıklarla 3-4 seans yeterli olmaktadır.

Yaşlanmayla birlikte deride su oranı azalır, bebeklerde yüzde 90’lara varan su seviyesi yaşlılıkla yüzde 60’lara düşer. Dolgu maddelerinin ana bileşimini hyalüronik asit denilen doğal bir protein şekeri oluşturur. Çünkü derimizin yapısında normalde bulunan Hyalüronik asit, etrafındaki nemi emer ve cildimizin nem düzeyini arttırarak genç bir görünüm sağlar. Yaş ilerledikçe cilt hyalüronik asit kaybı yaşar; kurumaya başlar ve hacim azalır. Kırışıklıklar ve kıvrımlar ortaya çıkmaya başlar. Yaşlanma sürecinde yer çekimi gibi etkenler de rol oynar. Yer çekimi cildi aşağı doğru çeker ve bunun sonucunda da kırışıklıklar ve sarkmalar ortaya çıkar.

DERİYİ CANLANDIRIR, GERİLEME OLUŞTURUR

Güven, “Dolgu tedavileri yüzü başlıca üç yoldan güzelleştirir. Deriyi canlandırır, deride gerilme oluşturur ve ayrıntıları belirgin hale getirir. Yüzümüzdeki çizgileri, kırışıklıkları ve kıvrımları azaltarak ya da gidererek, daha taze, parlak ve canlı bir yüz görünümü sağlar. Yanak ve çene bölgesinde yaşlanmayla kaybedilen hacmi geri kazandırarak deride gerginleşme etkisi yaratır. Dudakların ve dudak yanak geçişinin doğal bir şekilde yeniden şekillendirilmesiyle belirginleşmesini sağlar. Özellikle yüzümüzdeki kırışıklıkların yoğun olduğu tüm bölgelere uygulanabilir” dedi.
Devamını Oku »

Thursday, July 24, 2014

Kestane balı kansere birebir!

Kolaylı, kestane balının, tıbbı niteliği yüksek ballar kategorisinde dünya çapında öne çıktığını anlattı.

Gevşek kıvamlı ve koyu renkli balın antioksidan ve antimikrobiyal açısından zengin olduğuna dikkati çeken Kolaylı, "Kestane balının değerlerinin belirlenmesi amacıyla deney hayvanları üzerinde yaptığımız araştırmalarda, karaciğer hasarlarını tedavi ettiğini, hepatit hastaları için alternatif ilaç potansiyeli bulunduğunu tespit ettik. Şu an bu türün diğer tıbbi değerlerini ortaya çıkartacak bilimsel araştırmalarımız devam etmektedir. İnanıyorum ki bu kestane balı, kanserden korunmak için de alternatif olacaktır" diye konuştu.

Kolaylı, türün kendine has kokusu ve aromasıyla tanındığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bir kaşık kestane balı tüketimi, diğer balların 3-4 kaşık tüketimine eşdeğer. Araştırmalar, Yeni Zelanda'nın meşhur Manuka balından daha yüksek antimikrobiyal özelliğe sahip olduğunu göstermiştir. Kestane balı kahvaltılık olarak ya da gün içerisinde uygun dozlarda tüketilebilir. 'Bal tüketmeyin, baldan uzak durun' söylemleri çok yanlış tutumdur. Arı ürünleri, Allah'ın helal kıldığı gıda ürünleridir. Tüm enerji kaynağı gıdalar gibi balda dengeli şeklide
tüketildiğinde insanlar için şifadır. Biyolojik olarak diğer emsallerine göre konsantre bir ürün olan kestane balı, yara ve yanıkların tedavisi gibi birçok hastalığın alternatif doğa ilacıdır. Bundan dolayı 'doğal antibiyotik' olarak da adlandırılmaktadır."

"Kestane kanseriyle mücadele edilmeli"

Kolaylı, son yıllarda kestane ağaçlarında kanser tehlikesi olduğuna dikkati çekerek, ağaç zararlılarıyla mücadele konusunda çalışılması gerektiğini dile getirdi.

Kestane balına ilginin her geçen yıl arttığını belirten Kolaylı, şöyle devam etti: "Kestane ormanlarının gerek korunması ve gerekse de ağaç sayısının artırılması konusunda toplumda farkındalık oluştu. Bunun daha da çoğalması gerektiğini düşünüyorum. Kestane, sadece balıyla değil, ürünü, ağacı ve peyzajıyla da çok değerlidir. Ülkemizde kestane balıyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar desteklenmelidir. İnanıyorum ki bu bal, dünyada önemli tıbbı ballar arasında yerini alacaktır. Ürünün gelecek nesillere sağlıklı aktarılabilmesi için bu konuda mutlaka çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda ilgili birimlere ve arıcılıkla uğraşanlara ciddi görevler düşüyor. Üretim yapılan bölgelere yeni fidanlar dikilmeli ve üretimin arttırılması sağlanmalıdır."

Arı yetiştiriciliği yapan Yalçın Erdoğan da kestane balına yurt içi ve dışından tüketicilerin ilgi gösterdiğini aktardı.

İlçedeki bin 500 dönümlük kestane ormanında üretim yaptıklarını belirten Erdoğan, "Kestane ormanının yoğunluğu, balın kalitesini üst düzeye çıkarmaktadır. Geçmiş yıllarda arıların saf kestane çiçeklerinden ürettiği bal, yara ve yanıklarla amansız hastalıkların tedavisinde kullanılırmış. Bu bal Allah'ın bir mucizesi ve kaynaklara göre de şifası oldukça fazla" ifadesini kullandı.
Devamını Oku »

Fast-food yiyecekler gastrit sebebi

Avusturya Sen Jorj Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral Kayahan gastrit hakkında bilgiler verdi. Kayahan, "Gastrit midenin iç yüzünde bulunan mukoza tabakasının iltihaplanmasıdır. Ülsere göre daha yüzeysel bir hasar vardır, fakat daha derinlere geçebilir ve ülser oluşturabilecek şekilde aşındırma yapabilir. Gastrit çoğunlukla bakteriyel enfeksiyon sonucu oluşur. Toplumda sık rastlanan bir mide rahatsızlığıdır, erişkinlerde ve ileri yaşlarda olmak üzere tüm toplumda sık görülen bir rahatsızlıktır. Yaklaşık her iki kişiden birinde gastrit vardır. Polikliniklere en sık başvuru sebeplerinden biridir. Eğer yeterince ve doğru tedavi edilmezse ciddi sonuçlara neden olabilirler. İleride mide veya onikiparmak barsağı ülserine dönüşebilir, ya da kronik atrofik gastrit gibi mide kanserine kadar gidebilen ağır hastalıklara yol açabilir." deye konuştu.

Gastritin nedenleri ile ilgi Dr. Kayahan, "Şimdiye kadar bilinen en önemli faktörler arasında kronik helicobacter pylori enfeksiyonu dikkati çekmektedir. 1980’lerden beri bilinen bu bakteriye tüm dünya ülkelerinde rastlanmaktadır. Amerikalı yetişkinlerin yüzde 50’sinde görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde en yüksek enfeksiyon oranına sahip hastalık yapan bir bakteridir." ifadelerini kullandı.

Dr. Meral Kayahan şunları ifade etti: "Beslenme alışkanlığı, gastrit oluşumunda önemli bir faktördür. Günümüz koşullarında sağlıksız ortamlarda, hijyenik olmayan üretilmiş gıdaların tüketilmesi ve fast-food tüketiminin artması gastritin önemli nedenleridir. Kötü beslenme, çalışma ortamında çabuk atıştırma şeklinde, iyice çiğnemeden yutularak alınan gıdalar ve alkol tüketimi, çay, kahve gibi içecekler mide yüzeyini tahriş ederek gastrite neden olabilir. Sigara kullanmak midenin asit salgısını artırmak suretiyle gastrite neden olabilir. Özellikle çalışan kesimde düzensiz ve yoğun çalışma saatleri ve stresli ortamlar asit salgısını artırmakta gastrit oluşumunu kolaylaştırır. En önemli ve sık görülen diğer neden, bilinçsiz ve yersiz kullanılan ağrı kesiciler, antibiotikler ve nonsteroid antienflamatuar diye nitelenen halk arasında romatizma ilaçları olarak bilinen tabletlerin çokça kullanımıdır. Özellikle aspirin gibi sıkça tüketilen bu grup ilaçlar mide mukozasına doğrudan, ya da asit salgısını artırarak gastrite neden olabilir."

Gastritin belirtileri ilgili Kayahan, "Ani başlangıçlı akut gastritte belirtiler hızlı başlar. Midede yanma, ağrı, şişkinlik, göğüs tahtası arkasında basınç ve yanma şeklinde belirtiler olur. Ağrı aç karına daha şiddetlenebilir, bulantı, kusma şikayetleri çoğunlukla vardır. Fazla alkol tüketimi ya da aspirin, romatizma ilaçlarına bağlı akut gastritlerde mide mukozasının aşırı iltihabı ile midede kanamaya neden olabilirler. Kanama sonucu kahve telvesi şeklinde kusma ve siyah renkte dışkılamaya sebebiyet verir. Eğer gastrit zamanında teşhis edilip tedavi edilmez ise kronik gastrite dönüşebilir. Burada müzmin, uzun süren bir mide iltihabı vardır. Karın’ın üst tarafında ağrı, mide bulantısı, kusma, şişkinlik, gaz, ekşime, yanma, geğirti gibi sindirim şikayetleri belirir. Mide rahatsızlıkları halk arasında çoğunlukla önemsenmez ve geçiştirilmeye çalışılır. Tedavi edilmeyen gastrit ileride mide ülserine dönüşebilir, ya da kronik atrofik gastrit gibi daha sonra mide kanserine dönüşebilen ciddi hastalıklara neden olabilirler."

Mide şikayetleri olan kişiler mutlaka uzman bir hekime başvurmalı ve tedavi olmalı diyen Kayahan, "Günümüzde endoskopinin yaygınlaşması ile tanı kolaylıkla konulabilmekte ve eğer bakteri saptanabilirse antibiyotik tedavisi ile hasta sağlığına kavuşmaktadır. Bu durum hastalar için çok önemlidir, çünkü mide rahatsızlıkları kişinin yaşam kalitesini bozan ve sosyal yaşamını etkileyen hastalıklardır." ifadelerni kullandı.
Devamını Oku »

Sunday, July 20, 2014

How Losing Weight Could Help Ease Hot Flashes



By Kristen Fischer
HealthDay Reporter

THURSDAY, July 10, 2014 (HealthDay News) — Slimming down may help ease the hot flashes that often accompany menopause, new research suggests.

Hot flashes can be debilitating for more than 50 percent of menopausal women, said Dr. Taraneh Shirazian, an assistant professor of obstetrics, gynecology and reproductive science at the Icahn School of Medicine at Mount Sinai Hospital in New York City. About one-third of menopausal women experience more than 10 hot flashes a day, and she added that hot flashes are more common in obese women.

“Fat appears to function as an insulator, and interferes with heat dissipation,” explained Shirazian, who was not involved in the study.

Another expert, Dr. Jill Rabin, co-chief of ambulatory care and women's health programs at North Shore-LIJ Health System in New Hyde Park, NY, said estrogen can also be produced in fat tissue.

Rabin said she has found that obese and overweight women have, in general, more severe and more frequent hot flash symptoms.

“They have a harder time with the menopausal transition,” she said. “It may be the extra fat that makes heat dissipation more difficult.”

Overweight and obese women may also yo-yo diet, which could mean they have fluctuating estrogen levels, and that could make it harder for their bodies to regulate their internal temperatures, Rabin added.

In the new study, published online recently in the journal Menopause , Rebecca Thurston of the University of Pittsburgh and colleagues followed 40 overweight and obese white and black women who experienced hot flashes during menopause. They divided the women into two groups: One group went through a weight-loss program for six months, while the other group (the “control” group) was told they were on a wait-list for a clinical study.

Using physiologic monitoring, diaries and questionnaires, the investigators measured details about hot flashes as they occurred in women who had four or more hot flashes a day. The women were either in the later stages of perimenopause (not having menstrual periods for three months to a year) or postmenopausal (not having a period for a year or more).

The researchers found that three-quarters of the women said easing hot flashes was a huge motivator to shed pounds. The women in the weight-loss program group lost, on average, 10.7 percent of their weight and 4.7 percent of their body fat throughout the study period. There was almost no change in either weight or body fat among the women in the control group. Of the 33 women who completed the study, those in the weight-loss group had a greater reduction in hot flash incidents.

The researchers noted that the findings need to be confirmed in a larger study.

Dr. Robert Taylor, a professor of obstetrics and gynecology at Wake Forest Baptist Medical Center in Winston-Salem, NC, said he found it interesting that the women who saw the most significant reduction in symptoms were closest to their final menstrual period, while those further along in menopause saw a less pronounced effect.

During perimenopause, a woman's ovaries still produce estradiol, a potent form of estrogen that can ease hot flashes, he explained. Estrone, another type of estrogen that comes from fat, actually counteracts estradiol's effects.

“With weight loss, production of estrone decreases, so circulating estradiol is more effective,” Taylor said, and this is why overweight women may have more severe symptoms than women who are thinner.

More information
Devamını Oku »

Awesome News About Aging and Body Image



Here's something to look forward to: You're more likely to be happy with your looks as you get older.

A recent Gallup-Healthways survey of more than 80,000 Americans found that people aged 65 or older were most likely to say that they always felt good about their appearance .

In the survey, 66% of American seniors gave the two highest possible responses to feeling good about their looks (either a 4 or a 5 on a 5-point scale), compared to 61% of young adults aged 18 to 34 and 54% of 35-to-64-year-olds. The average across all age groups was 58%. So, yes, while middle-aged folks experienced a dip in satisfaction with their looks, it does seem to rebound later.

That feeling of confidence varied between the sexes, too. The survey found, somewhat unsurprisingly, that men are more likely than women to feel good about their appearance at nearly every age level. The only time when women felt more confident was at 85+.

Here's some healthy perspective from Gallup: “Older Americans' looks are generally out of sync with the youthful standard of beauty that prevails in American culture, and yet they are most happy with what they see in the mirror.” Translation: as you get older, you're less likely to give a hoot, which could help you be at peace with yourself.

In the meantime, if you're not feeling as confident as you used to be, try these 7 strategies to love the way you look .
Devamını Oku »

MS ile Yaşamın En İyi Destekçisi Egzersiz



Diyadinnet'te yayınlanan MS ile Yaşamın En İyi Destekçisi Egzersiz yazısı, sitemizde MS ile Yaşamın En İyi Destekçisi Egzersiz hakkında yayınlanan yazıyı okumaktasınız.

Yürüyüş, yüzme, yoga ve klinik pilatesin MS hastaları için hayat konforu sağlayacak önemli egzersizler olduğu belirtildi.

İzmir Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Fadime Küçük, Türkiye'de 40 bin tanı almış, 40 bin tanısı henüz konmamış ancak Multipl Skleroz (MS) olduğu tahmin edilen hasta olduğunu söyledi.

Fizik tedavinin, tanı koyulduğu andan itibaren önerildiğini hatırlatan Küçük, şöyle konuştu: "Özellikle atak dönemlerinde solunum egzersizleri ve yatak içinde yapılan egzersiz önerilir. Bunun yanında vücut sıcaklığını artırmayan Su içi egzersizler de önerilebilir."

Türkiye Multipl Skleroz Derneği'nin 25'inci yılı nedeniyle düzenlenen ve Dolunay Soysert, Özgür Ozan ve Ferdi Akarnur gibi oyuncuların skeçleri ile destek verdiği Gülümseten Turne'ye konuk olan Yrd.Doç. Dr. Küçük, sahnede Dolunay Soysert ile yapılabilecek egzersizlerden örnekler sundu.

YORGUNLUĞA YOGA VE PİLATES

MS'in vücut sıcaklığının 0.5 derece artışından bile olumsuz etkilenebileceğini hatırlatan Küçük, şunları söyledi:

"Vücut sıcaklığını artıracak sporlar kesinlikle önerilmez. Çünkü vücut Sıcaklığı 0.5sg. artsa bile sinir iletimi kesilir ve ilave semptomlar açığa çıkabilir. Diğer yandan futbol, Basketbol gibi patlayıcı, sıçrayıcı kuvvet gerektiren sporlar kesinlikle önermiyoruz. Yürüyüş, kayak, yüzme önerilir. Bunun yanında yoga, klinik pilates de önerilebilir."

MS'in en önemli semptomunun yorgunluk olduğunu belirten Yrd.Doç. Dr. Küçük, yorgunlukla baş etmenin en güzel yolunun hücrelerin ve dokuların daha fazla oksijenlenmesi yani egzersiz olduğunu söyledi. Özellikle klinik pilatesle bu kasları kuvvetlendirmenin ilk amaç olduğunu anlatan Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu açıdan klinik pilates hem düzgün duruşun devamının sağlanması hem solunum kapasitelerini artırması açısından son derece uygundur. Diğer yandan yoga, vücut farkındalığının artması, solunum ve genel gevşeme üzerindeki etkilerinden dolayı son derece uygundur."

EGZERSİZ PROGRAMI KİŞİYE ÖZEL HAZIRLANMALI

Yüzme ve yürüyüşün MS için faydalı egzersizler olduğuna değinen Küçük, her hastanın etkilenim ve semptomlarının farklı olması nedeniyle egzersiz programının kişiye özel hazırlanması gerektiğine dikkat çekti.

Küçük, "Program hazırlanırken kalp hızı ve kan Basıncı referans olarak alınır ve kalp hızına göre egzersiz şiddeti belirlenir. Bir egzersiz veya spor programı hazırlanırken öncelikle ısınma, asıl aktivite ve soğuma periyotları olmalıdır. Haftada 3-5 Gün, 30-45 Dakika egzersiz uygun ve yeterlidir" dedi.

Bağışıklık sistemi hastalığı olan MS'de; uygulanan immunsuprosif tedaviler, yürüyememe ve denge problemleri nedeniyle kemik erimesinin görülebildiğini hatırlatan Küçük, sözlerini şöyle tamamladı:

"Uygun ve düzenli egzersiz yaparak kemiklerde kalsiyum depolanması artırılabilir. Gün içinde 15-20 Dakikalıkgün ışığı alınması da D vitamini eksiğini karşılayacaktır. Egzersiz yapmak da kaslarda kuvveti artırarak kemikler üzerinde olumlu yönde baskı oluşturur ve bu da kemik erimesini engeller."(İHA)
Devamını Oku »

Sünnete Hazırlanmayan Çocuk Travma Yaşayabilir



Diyadinnet'te yayınlanan Sünnete Hazırlanmayan Çocuk Travma Yaşayabilir yazısı, sitemizde Sünnete Hazırlanmayan Çocuk Travma Yaşayabilir hakkında yayınlanan yazıyı okumaktasınız.

Avrupa Hospital Üroloji Uzm. Op. Dr. Ahmet Tuğanalp, sünnetin, toplumumuzda çocuk ve ailesi için son derece önemli bir olay olması nedeniyle bunu çocuk için en kabul edilebilir hale getirmenin, ailelerin görevi olduğunu belirtti.

Tuğanalp, "Çocuk asla sünnet ile korkutulmamalı, sünnet öncesi rahatlatılmaya çalışılmalıdır. Uygun şekilde sünnete hazırlanmayan ve psikolojik travma yaşayan çocuk bir uzvunun kaybolacağını veya ailesinin kendisini bu yöntemle cezalandıracağını düşünüp ileriki yaşamında kişilik ve cinsel problemlerle karşılaşabilir" dedi.

Op. Dr. Ahmet Tuğanalp, sünnet işlemini anlayacak yaştaki çocuğa sünnetin anlatılıp, ikna olması sağlanarak, sünnet için motive edilmesi gerektiğini söyledi. Çocuklar için en önemli stres faktörünün, en hassas organında ağrı duyma korkusu olmasından ötürü gerekli hassasiyetin gösterilip, önlemlerin alınması gerektiğine vurgu yapan Tuğanalp, sünnet yöntemlerinin de günümüzde değişiklik gösterdiğini kaydetti.

Değişen sünnet yöntemlerinden bahseden Op. Dr. Ahmet Tuğanalp, "Sünnet günümüzde en sık klasik cerrahi yöntemle yapılmaktadır. Bunun dışında çan yöntemi, koter ve laser kullanılmaktadır. Günümüzde sünnetin koterle yapılması Sağlık bakanlığı tarafından yasaklanmıştır. Klasik cerrahi yöntemde; sünnet işlemi için gerekli cerrahi alan temizliği yapılıp, penise lokal Anestezi uygulanıp penis başı ve sünnet derisi arasındaki yapışıklıklar temizlenip, yeterli uzunlukta sünnet derisi kesilip, kanamalar kontrol edilip yara ağızları eriyebilen dikişlerle dikilip, uygun pansuman malzemesi ile sarılır" diye konuştu.

SÜNNETİN RİSKLERİ NELERDİR?

Sünnetin bazı riskleri olabileceğine de dikkat çeken Tuğanalp, aşırı ve geç kanamalar, pipi başının yaralanması, sünnet hataları ve enfeksiyon gelişmesi olarak sıraladı.

Sünnetin basit ve sorunsuz bir işlem olarak görülmesine karşın doğru ve özenli yapılmadığı durumlarda ciddi sağlık problemlerine yol açan önemli bir cerrahi girişimi olduğunu kaydeden Op. Dr. Ahmet Tuğanalp şöyle devam etti:

"Bu nedenle kanama bozuklukları yönünden araştırılmadan, gerekli hijyenik şartlar oluşturulmadan yapılmamalıdır. Sünnet çocuğun tüm ergenlik yaşamını, sağlıklı cinsel gelişimini ve erişkin cinsel yaşamını etkileyeceğinden, hastane ortamında steril şartlarda, konunun uzmanı ve problemle karşılaştığında sorunu çözebilecek hekimler tarafından yapılmalıdır.Tüm bunlar göz önüne alınarak sünnet ideal olarak Üroloji veya çocuk cerrahi uzmanı tarafından hastane ortamında yapılmalıdır. Çocuk asla sünnet ile korkutulmamalı, sünnet öncesi rahatlatılmaya çalışılmalıdır. Uygun şekilde sünnete hazırlanmayan ve psikolojik travma yaşayan çocuk bir uzvunun kaybolacağını veya ailesinin kendisini bu yöntemle cezalandıracağını düşünüp ileriki yaşamında kişilik ve cinsel problemlerle karşılaşabilir."(İHA)
Devamını Oku »

Sağlıklı oruç tutma ipuçları



Diyadinnet'te yayınlanan Sağlıklı oruç tutma ipuçlarıyazısı, sitemizde Sağlıklı oruç tutma ipuçları hakkında yayınlanan yazıyı okumaktasınız.

Uzmanlar, Ramazan'da Sağlıklı oruç tutmak için meyveve sebzeyi bol bol yemeyi, iftarda suya yüklenmemeyi, iftar ve sahur sofrasından bulgur pilavını eksik etmemeyi ve bol bol yürüyüş yapmayı tavsiye ediyor…
Diyet ve Beslenme Uzmanı Hilal Acar, Ramazan'da iftar ve sahur öğünlerini bölerek 3-4 öğüne yaymanın sindirim sistemi düzeni açısından önemli olduğunu vurguladı.
Diyetisyen Hilal Acar, "Yaklaşık 14 Saatlik açlıktan sonra ağır yemeklerle bir anda yükleme yapmak midede yanma, Gaz, bulantı, kabızlık gibi pek çok sağlık problemini de beraberinde getiriyor. Bu problemleri en aza indirmek için iftarımızı iftariyeliklerle ve yağdan fakir bir çorbayla açıp 30 Dakika kadar mideyi dinlendirip sonra ana yemeğe geçmek fayda sağlar” dedi.
İftardan sonra yürüyüş yapın
Sağlıklı yaşamın temeli olan egzersizin Ramazan'da daha çok önem kazandığını ifade eden Acar "Uzun süreli açlıklar sonunda yavaşlayan metabolizma hızımız ve tüketilen kalorisi yüksek Hamur işi, yağlı et ürünleri ve tatlılar kilo almayı kolaylaştırır. İftar sonrası yapacağımız yürüyüşler hem sindirim problemlerini azaltır, hem de metabolizma hızını düzenleyerek kilo almayı engeller.' açıklamasında bulundu.
Bulgur pilavını unutmayın
Ramazan'da sebze-meyve grubu ihmal edilip, et ürünleri, hamur işleri, tatlılar, pilav-makarna gibi yiyeceklerin daha çok tüketildiğini söyleyen Hilal Acar, şöyle devam etti:
"Pirinç pilavı, makarna yerine bulgur pilavı gibi posası yüksek besinler tercih edilmeli. Daha hafif ve sağlıklı olması için yemekler, kızartma ve kavurma yerine; haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ilehazırlanmalıdır.”
Devamını Oku »

Sağlıklı Ramazan sofraları nasıl olmalı?


Diyadinnet'te yayınlanan Sağlıklı Ramazan sofraları nasıl olmalı? yazısı, sitemizde Sağlıklı Ramazan sofraları nasıl olmalı? hakkında yayınlanan yazıyı okumaktasınız.

Sağlıklı Ramazan sofraları nasıl olmalı? Ramazan ayındayemek saatlerinin değişmesine rağmen dengeli veyeterli beslenmek mümkün.

Oruç tutan kişilerin her besin gurubundan (et,süt, Tahıl, sebze, meyve, yağ ve şeker) gereksinimleri kadar tüketmeleri gerektiği şartı yerine getirilirse tabi. Oruç tutan kişiler Ramazan ayında en az 12 Saat veya daha fazla açlık ile karşı karşıya kalıyorlar.

Bu açlık süresi içinde kan şekeri düşüyor. İftarda birden fazla miktarda yemek yenildiğinde kan şekeri yükseliyor. Eğer kişiler sahura da kalkmıyor ise kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde başlıyor ve daha düşük değerlere ulaşıyor. Bu nedenle az ve sık beslenme ilkesi iftar sonrasında da uygulanmalı ve kişiler mutlaka hafif bir sahur yemeği yiyerek oruç tutmalı. İftarda çorba, hafif bir et yemeği, yoğurt, salata ve 1-2 dilim Ekmek yenilebilir.

Saat 19.00 gibi 1-2 porsiyon meyve, 21.00 gibi 1 porsiyon sebze yemeği ve yoğurt veya süt, 23.00 gibi 1 porsiyon meyve, sahurda da peynir ekmek ve Zeytin Domates salatalıktan oluşan bir kahvaltı tercih edilmesi öneriliyor. Tabii Hamur tatlıları yerine sütlü ve meyve tatlıları tercih edilmeli, kızartılmış kavrulmuş besinler ve yağlı gıdalar tüketilmemeli. Yemekler iyi çiğnenmeli, bol Su içilmeli ve posalı besinler bol tüketilmel.

İftar sofrasını kontrolünüz altına alın

İftarda, özellikle iftariye adı altında yenen şarküteri ağırlıklı ürünler, hamur işi yiyecekler, pide ve tatlılar yüksek kalorili olmaları nedeniyle oruç tutanlarda kilo artışına neden oluyor. Kilo artışına bağlı olarak kan yağlarında ve tansiyonda da artış gözleniyor. İftarda yavaş ve az miktarda yeyip, bir kaç saat sonra ara öğün gibi takviye almak en ideal iftar sofrası olarak öneriliyor. Hem sağlık hem de ekonomik gözle bakılırsa iftariyelerin çeşidini ve miktarını kesmek en akıllıcası. Fazla yediklerinizi yakmak için tok karnına yürüyüş yapmanın koşmanın, halı sahada top oynamanın spor salonlarında aşırı efor harcamanın sakıncalı olduğunu da unutmayın. İftardan sonra ve sahurdan sonra açığı kapatma amacıyla fazla ve sık aralıklarla içilen sigara ise kandaki Oksijenoranını düşürürken, dolu olan midenin hızlandırdığı sindirim işlemi sırasında da oksijen harcandığı için, sigaranın zararını bir kat daha arttırıyor. Ramazan ın vazgeçilmezlerinden bir de Ramazan pidesi. Ama unutmayın ki, pide hazmı en zor besinlerin başında geliyor. Bu yüzden iradenizi kullanarak, pide yerine kepek ekmeği tercih etmeniz tavsiye ediliyor. Eğer pideden vazgeçemiyorsanız az oranda tüketmenizi öneririz.

En önemli öğün: Sahur

Ramazan boyunca dikkat etmeniz gereken öğünlerin başında sahur geliyor. Birçok kişi uykusunun en tatlı yerinde kalkmak istemediği için sahur yapmadan Gün boyunca oruç tutmaya çalışıyor. Ya da geceden bir şeyler yiyip öyle yatıyor. Oysa uzmanlar sahurun oruç tutanlar için en önemli öğün olduğunu belirtiyor. Sahurda hazmı kolay besinleri tercih edilmesi öneriliyor. Bir tost, yağsız tepsi böreği, yoğurt, komposto ve 1 veya 2 porsiyon meyve ideal sahur sofranız için bir alternatif olabilir. Bağırsak tembelliğini önlemek için de yeterli miktarda posalı, ya da lifli besin almanız gerekiyor. Bu nedenle taze sebze ve meyve tüketimini arttırılması tavsiye ediliyor.
Devamını Oku »

1.5 yılda 15 bin 137 sağlıkçı şiddet gördü

TBMM'de Sağlık Çalışanlarına Yönelik ArtanŞiddet Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu görüşüldü. Raporla ilgili söz alan CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Sağlık Bakanlığı'nın "Alo 113 Beyaz Kod" sistemini 14 Mayıs 2012'de devreye soktuğunu hatırlatarak, "Aralık 2013'e kadar yani bir buçuk yıl içinde 15 bin 137 sağlık çalışanı sözlü veya fiziksel olarak şiddete maruz kaldı" dedi.
Devamını Oku »

Saturday, July 19, 2014

Oruç?

Oruç nedir?
Oruç, İslam dininin beş şartından biri. Yılda bir ay, ramazan ayında, Tanrı'ya kulluk ve ibadet amacıyla, tanyerinin ağarmağa başlamasından güneş batmasına kadar, niyetlenerek bir şey yiyip içmekten ve orucu bozan başka şeylerden nefsi korumak suretiyle tutulur.
Orucun Arap dilindeki karşılığı “savm” kelimesi olup, bu kelime “bir şeyden uzak durmak, kişinin kendini tutması ve engellemesi” manalarına gelmektedir.

Oruc'un kısımları nelerdir?


Oruç altı kısma ayrılır.




1- Farz Oruç: ramazan ayı orucunun edası da, kazası da farzdır.




2- Vacib Oruç: Nafile olarak tutulan, sonradan bozulan orucun kazası.




3- Sünnet Oruç: Muharrem ayının 9 ve 10'uncu veya 10 ve 11'inci günleri oruç tutmak sünnettir. Bu oruca Aşura Orucu denir.




4- Sünnet Oruç: Muharrem ayının 9 ve 10'uncu veya 10 ve 11'inci günleri oruç tutmak sünnettir. Bu oruca Aşura Orucu denir.




5- Mekruh Oruç: Ramazan bayramının birinci günü ile Kurban bayramının dört gününde oruç tutmak,ara vermeden yani, akşam iftar etmeden 2-3 gün peş-peşe oruç tutmak (ki buna savm-ı visal denir) mekruhtur. bayram günleri de dahil bütün sene boyunca aralıksız her gün oruç tutmak da mekruhtur.




6- Nafile Oruç: Yukarıda sayılan vakitler dışında, kerahet olmayan günlerde oruç tutmak ise nafiledir.

Ramazan Orucu Kimlere Farzdır?




Büluğa ermiş, aklı başında kadın ve erkek her Müslüman, Ramazanda oruç tutmak bir kulluk borcudur ve farz-ı ayndır. Yolcu ve hasta olanlara da oruç farzdır. Ancak Ramazanda tutmaları mecburi değildir.

Oruçta niyetin hükmü bedir?




İbadet niyet ile olacağı için oruç ibadetinde de niyet şarttır. Niyet, asıl insanın kalbindedir. Yarın oruç tutacağını bilmek ve içinden geçirmektir. Dil ile söylemek ise, şart olmamakla beraber sünnettir. Gece sahura kalkmak da niyet yerine geçer.

Neden oruç tutmalıyız?




Mümin, herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil yalnız Allah’ın emri olduğu için ve onun rızasını kazanmak maksadıyla oruç tutmalıdır Orucunu bedene, topluma kazandırdığı hususların bulunması ile beraber, insan orucu bunlar için değil sadece Allah emrettiği için tutmalıdır.

Oruc tutmanın farz olmadığı durumlar nelerdir?




1- Yolculuk




2- Hastalık




3- Gebelik ve çocuk emzirmek




4- Yaşlılık




5- Aşırı açlık ve susuzluk




6- İkrah

Orucun temel şartları nelerdir?




Oruç tutmak için niyet etmek, niyetin başlama ve bitme zamanını bilmek, tan ağarmaya başlamasından güneş batıncaya kadar orucu bozan şeylerden sakınmak gerekir.

Oruca niyet nasıl edilir?




Oruç tutmak için niyet şarttır. Niyet, akşam ya da sahurda yemek yedikten sonra "Allah rızası için ramazan orucunu tutmaya niyet ettim" diyerek edilir. Mutlaka bu cümleyi söylemek şart değildir. Zihinden geçirmekle de niyet olur. Sahura kalkmak da ayrıca bir niyettir.

Nafile ve adak orucu ne demektir?




Ramazan ayında tutulan farz olan orucun dışında nafile olarak, ya da adamak suretiyle tutulan oruçlar vardır. Ramazan ayı dışında sevap kazanmak amacıyla tutulan oruçlara nafile oruç denir. Bir işin olması veya bir dileğin gerçekleşmesine bağlı olarak tutular oruca da adak orucu denir.

Keffaret nedir?




Bozulan bir günlük Ramazan orucu yerine altmış gün oruç tutmak.

Kaza nedir?




Bozulan oruçun yerine günü gününe oruç tutmak.

Orucu bozan haller nelerdir?




Hem kaza, hem de kefareti gerektiren haller:




1- Gıda sayılabilecek şeyleri yemek, içmek, sigara, afyon gibi keyif veren maddeleri kullanmak, ağza giren yağmuru kasten yutmak, kar ve dolu gibi maddeleri bilerek yemek.




2- Cinsi münasebette bulunmak.




Sadece kaza etmeyi gerektiren haller:




1- Çiğ pirinç, hamur, un ve bir defada çok miktarda tuz yemek (az tuz yenirse kefaret gerekir).




2- Pamuk, kagit yemek, çakil, tas, toprak gibi maddeleri yutmak,




3- Makata veya mesaneye ilaç vermek, genize gidecek şekilde buruna ilaç damlatmak, kulağa yağ damlatmak




4- Ağıza alınan suyu veya ağıza giren yağmur, kar gibi maddeleri hata ile yutmak,




5- Unutarak bir şey yedikten sonra, orucunun bozulduğunu zannederek yeyip içmek,




6- İmsak vaktinin gelmediğini veya iftar zamanının geldiğini zannederek, yanılıp bir şey yemek,




7- Eşine dokunma, öpme suretiyle inzal olmak (boşalmak),




8- Kendi arzusu ile dışarıdaki sigara dumanını içine çekmek,




9- Kendi arzusu ile ağız dolusu kusmak,




10- Dişler arasında kalan nohut büyüklüğündeki kırıntıyı yutmak (daha küçük olan kırıntı orucu bozmaz),




11- Deri altına, kas'a veya damara yapılan her türlü ilaç ve aşılar,




12- Sakız çiğneyip suyunu yutmak,




13- Ramazan orucu dışında kalan diğer oruçları kasten bozmak.

Orucu bozmayan haller nelerdir?




1- Unutarak bir şey yeyip içmek,




2- Çiçek aşısı gibi deri üzerinden yapılan aşılar,




3- Kan aldırmak (vücuda kan verilmesi ise orucu bozar ve kaza gerektirir),




4- Göze sürme çekmek veya ilaç damlatmak,




5- Kendiliğinden inzal olmak (boşalmak), cünüp olarak sabahlamak,




6- Banyo yaparken kulağa su kaçması,




7- Burundaki akıntıyı (sümüğü) boğaza çekip yutmak,




8- İstemeden ağza gelen kusmuğu yine istemeden geri yutmak,




9- Ağza tükürüğünü toplayıp yutmak (orucu bozmasa da mekruhtur),




10- Eşi ile öpüşmek,




11- Banyo yapmak (serinlemek amacıyla banyo yapılması mekruhtur)




12- abdest alma gayesi dışında ağza su alıp çalkalamak.




İlgili olabilecek başlıklar




Oruç açmak nedir?

Oruç bozmak nedir?

Oruç tutmak nedir?

Oruç yemek nedir?

Oruçlu nedir?










Kaynak: http://oruc.nedir.com/#ixzz37wZ7iBeJ
Devamını Oku »

Friday, July 18, 2014

33 thousand British soldiers obese

06/25/2014 British Defense Ministry officials 33 thousand British troops in the last 3 years that too much fat, and this is the obstacle to making their duties explained. 29 thousand 819 thousand 600 men and two women in the military, personal health assessment conducted every two years to meet the criteria to be the case and thoroughly determined to form drops. All the staff from the Ministry said in a statement given the necessary support to stay healthy, improve the situation of the dismissed military personnel can be saved. FOREIGN NEWS
Devamını Oku »

Thursday, July 17, 2014

Öksürüğü Ne Keser? işte cevabı!



Öksürüğü Ne Keser Doğal Karışımlar




1 su bardağı yeni sıkılmış turp suyu ile 1 çorba kaşığı süzme bal karıştırılır. Temiz bir şişeye konup, 12 saat bekletilir. Büyüklere, saat başı birer tatlı kaşığı; küçüklere ise birer kahve kaşığı verilir.

2 su bardağı çiğ süte; 1 tane kuru incir doğranır. Kaynatıldıktan sonra, 20 dakika bekletilip, süzülür. Günde 2 kere, birer çay bardağı sıcak sıcak içilir.

1 su bardağı şalgam suyuna; 2 tatlı kaşığı süzme bal konur. 5 dakika kaynatıldıktan sonra sıcak sıcak içilir.

2 su bardağı çiğ süte; ince kıyılmış 5 diş sarmısak konur. 5 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Suyuna; 1 çorba kaşığı bal ilâve edilip, iyice karıştırılır. Günde 3 kere, sıcak sıcak birer kahve fincanı içilir.

6 bardak suya, 1 kahve kaşığı nane, 1 kahve kaşığı kekik, 3 tane papatya çiçeği, 1 kahve kaşığı ıhlamur, 2 tane hatmi çiçeği konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra, temiz bir şişeye süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.

4 bardak suya; 3 tutam kurutulmuş elma kabuğu konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.

4 bardak suya, 1 çorba kaşığı ıhlamur, 4 tane hatmi çiçeği, 1 limonun kabukları ve 1 tatlı kaşığı tarçın konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra temiz bir şişeye süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.

4 bardak süte, 10 gram salep ve 1 çay bardağı toz şeker konur. Koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Günde 2 kere, birer su bardağı içilir. İçerken, üzerine tarçın ve zencefil serpilir.

Öksürüğü Ne Keser Şifalı Bitkiler




Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenilirse; öksürüğü dindirir, balgamı söker .

Ardıcın taze meyvelerinin ezilmesi ile elde edilen şurup , öksürüğe çok iyi gelir .

Böğürtlen yapraklarının içeriği oluşmadan toplanıp gölgelikte demetler halinde kurutulmasıyla yapılan şurup; kanı temizler, öksürüğe iyi

gelir .

Ebegümeci göğsü yumuşatır . Öksürük kesici meydana geldiğinden, bronşite vede nezleye iyi gelir. Bulantı vede kusmalara karşıda avantajlıdır .

Gelincik çiçeklerinden yapılan şurup, ağrıları dindirici ilaç olarak kullanıldığı gibi, öksürüğe vede öksürük gıcığınada tesirlidir .

Ihlamur çayı, kronik öksürüğü keser . Ter vede balgam söktürücüdür .

Kenevir çayı balla tatlandırılıp içilirse, öksürük , boğmaca vede ses kısılmasına iyi gelir .

Kırmızı yaban mersini yapraklarından yapılan şurup, öksürüğe tesirli olur .

Meşe ağacı kabuklarından yapılan çay , kanlı öksürük vede kan kusmaya çook avantaj lıdır .

Meyan kökü şurubu öksürüğe iyi gelir .

Yaban eriği ezilerek şekerle pişirilirse, öksürüğü yok eder.

Devamını Oku »

Saçlarınız Dökülüyorsa Ne Yapılabilir ?

Saçlarınız dökülüyorsa ; Biotin vitamini , demir ,çinko destekleri yararlı olabilir. Ayrıca saç mezoterapisi ,saçlı deriye vitamin ve yağ uygulamalarının da saç dökülmesine karşı destekleyici etkisi vardır. Yeterli vitamin aldığınızdan emin olun.
Devamını Oku »

Dil Temizliği Nasıl Yapılır?



Sağlık üzerine yazılarıma bu gün değişik ama, koruyucu hekimlik açısından çok önemli bir konuyla devam edeceğim. Dil temizliği bildiğimiz gibi sindirim sistemimizin ilk başlangıç noktası ağız ve dildir. Dil doğu tıbbında çok önemli bir organ olarak kabul edilir. Hem teşhiste hem de bazı tedavilerde dile çok önem verilir. Aslında batı tıbbında dilin bazı çatlakları renk ve yüzey değişikliklerine önem verilir. Vücudu tümüyle bir bütün kabul ettiğimiz gibi özellikle sindirim sisteminde bir bütün kabul etmeliyiz. İyi çalışmayan ve iyi sindirmeyen bir sistemde aslında dil çok önemli ipuçları vermektedir. Dildeki yarık ve çatlaklar, üstteki ince mukoza dokusunun yer yer kaybolması, kızarıklıklar, acı veya buruk tad hissi, şişme, ağrı gibi bulguların hepsinin tek tek önemi vardır. Ama özellikle dilin üstünde toplanan, sabahları uyanınca daha belirgin olan kirli beyaz pas tabakasının çok önemi vardır ve sasın arttığı durumlar, sindirim sisteminin rahat olmadığını ve vücutta toksin birikmeye başladığını gösteren önemli bir işarettir.




Özellikle geç ve ağır yenen akşam yemeklerinden sonra ertesi sabah dilin üstünde daha fazla bir kir ve pas tabakası görülür. Bu kesinlikle yutulmaması gereken bir maddedir. Ayurveda bu zararlı atık maddeye toksin anlamına gelen “Ama” der.




Çoğumuz sabah dişlerini fırçalar ama dil temizlemenin önemini bilmez ve temizlenmediği takdirde dildeki bu atık zararlı maddeler kahvaltıyla beraber tekrar geri sindirim sistemine döner. Oysa gece boyunca sindirim sistemi bu atık maddeleri bir kısmını bağırsaklara, bir kısmını da diş fırçaladıktan sonra mutlaka “U” veya “at nalı” şeklindeki özel aparatlarla dili temizlemek gerekir.
Devamını Oku »

Wednesday, July 2, 2014

O göbekten nasıl kurtulacağım?

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mukaddes Kalyoncuoğlu, çocuklarda idrar kaçırmanın basit bir sorun gibi gözükse de kimi zaman ciddi böbrek yetmezliğinin ya da idrar kesesi ile ilgili bir sorunun habercisi olabileceğini söyledi.

Video: İdrar Torbası Enfeksiyonu

Prof. Dr. Kalyoncuoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklarda idrar kaçırma sorununun sık görüldüğünü, gece 4 yaş, gündüz ise 6 yaş üzerinde devam etmesi halinde mutlaka hekime başvurulması gerektiğini belirten Kalyoncuoğlu, şöyle devam etti:

''Aileler sorunu 'çocuğun teyzesi, dayısı da idrar kaçırırdı' diyerek, düzeleceğini düşünüp, göz ardı ediyor. Oysa yaş ilerlemesiyle bazı sorunların da ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu rahatsızlığıyla alay edilen çocuk, psikolojik olarak çeşitli tepkiler verebiliyor, içine kapanabiliyor, sıkılgan davranışlar sergileyebiliyor. Altını ıslatma sorunu böbrek yetmezliğinin ya da idrar kesesi ile ilgili bir sorunun habercisi olabiliyor, araştırılması gerekiyor.''
Devamını Oku »

İdrar Kaçırma

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mukaddes Kalyoncuoğlu, çocuklarda idrar kaçırmanın basit bir sorun gibi gözükse de kimi zaman ciddi böbrek yetmezliğinin ya da idrar kesesi ile ilgili bir sorunun habercisi olabileceğini söyledi.

Video: İdrar Torbası Enfeksiyonu

Prof. Dr. Kalyoncuoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklarda idrar kaçırma sorununun sık görüldüğünü, gece 4 yaş, gündüz ise 6 yaş üzerinde devam etmesi halinde mutlaka hekime başvurulması gerektiğini belirten Kalyoncuoğlu, şöyle devam etti:

''Aileler sorunu 'çocuğun teyzesi, dayısı da idrar kaçırırdı' diyerek, düzeleceğini düşünüp, göz ardı ediyor. Oysa yaş ilerlemesiyle bazı sorunların da ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu rahatsızlığıyla alay edilen çocuk, psikolojik olarak çeşitli tepkiler verebiliyor, içine kapanabiliyor, sıkılgan davranışlar sergileyebiliyor. Altını ıslatma sorunu böbrek yetmezliğinin ya da idrar kesesi ile ilgili bir sorunun habercisi olabiliyor, araştırılması gerekiyor.''
Devamını Oku »

Kirpik dibi iltihabının tedavisi nasıldır?

Kirpik dibi iltihabının tedavisi oldukça zordur. Eğer kirpik dibi iltihabının nedenleri arasında yağlı cilt varsa, gece yatmadan önce parmakların ucuna alınacak bebe şampuanı ile 30 saniye boyunca kirpik diplerine masaj yapılması, iltihaplanmaya önlemek açısından son derece önemlidir.

İkincisi, eğer bir kirpik dibi iltihabı başlamışsa, bunu uzman bir hekimin vereceği antibiyotikli damlalarla, hafif kortikosteroit denilen kortizonlu damlalarla ve ağızdan alınan antibiyotiklerle tedavi etmek gerekir.

Kirpik dibi iltihabı başladığı zaman, gözyaşı mutlaka bozulacağı ve göz kapağının hareketleri de yavaşlayacağı için, batmaları engellemek ve göz kapağının daha rahat hareket etmesini sağlamak amacıyla suni gözyaşlarını da kullanmak gerekir.
Devamını Oku »

Ayaklarınız sağlığınız hakkında ne diyor?

Hisar Intercontinental Hospital İç Hastalıkları ve Romatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Soy ile ayak sağlığının genel sağlık durumunuz hakkında vereceği ipuçlarını konuştuk…

Soğuk ayaklar

Ayak parmaklarınız her zaman soğuksa nedeni zayıf kan akımı olabilir. Zayıf kan akımı, sigara, yüksek tansiyon ya da kalp hastalığı ile bağlantılı dolaşım sorunlarının habercisidir. Kontrolsüz diyabete bağlı sinir hasarı da ayaklarınızı soğuk hissetmenize neden olabilir. Diğer olası nedenler arasında hipotiroidizm (guatr bezinde yetersizlik)ve anemi vardır.

Ayak Ağrı

Ayaklarınız uzun bir gün sonunda ağrıyorsa yanlış ayakkabı tercihinizden kaynaklanabilir. Özellikle yüksek topuklu ayakkabı giyiyorsanız ayak ağrısı problemiyle karşılaşmanız kaçınılmazdır. Ayrıca basketbol, koşu gibi yüksek etkili spor yaparken oluşan stres kırıkları ve küçük çatlaklar da ağrıya neden olabilir. Ayrıca iltihaplı romatizmalar birçok eklemin yanı sıra ayakları da etkileyebilir ve ilk olarak ayak ağrısı ile kendini gösterebilir.

Kırmızı, beyaz ve mavi ayak parmakları

Raynaud hastalığı, ayak parmaklarınızı önce mavi, sonra beyaz ve tekrar doğal rengine çevirebilir. Bunun nedeni ani damar daralmalarına bağlı oluşan damar spazmlarıdır. Stres ya da sıcaklık değişimleri, skleroderma, romatoid artrit, Sjogren hastalığı gibi iltihaplı romatizmalar ve tiroit problemleri de hastalığı tetikleyebilir.

Topuk ağrısı
Topuk ağrısının en sık nedeni topuktan başparmağa uzanan plantar fasia olarak adlandırılan adalede oluşan iltihaplanmadır. Sabah uyandığınızda ve ayağınızın üzerine bastığınızda ağrı keskin olabilir. Bunu sonucunda topukta “epin kalkanei-topuk dikeni”, denilen kemiksi oluşumlar gelişebilir. Bu durum, özellikle Ankilozan spondilit grubu hastalıklar için önemli bir uyarıcı bulgudur. Topuk ağrısının diğer nedenleri de artrit, aşırı egzersiz ve yanlış ayakkabı seçimidir. Daha az yaygın nedenleri ise topuk altındaki kemikte oluşan yangı, tümör ya da kırık bir kemik olabilir.

Ayağı sürükleyerek yürümek
Bazen bir sorunun ilk işareti daha geniş yürüme ya da yürürken ayağınızı sürükleme gibi yürüme şeklinizdeki değişiklik olabilir. Bunun en önemli nedeni periferik sinir hasarının getirdiği duyu kaybıdır. Bu vakaların yaklaşık% 30 şeker hastalığı ile bağlantılıdır. Sinir hasarı ayrıca enfeksiyon, vitamin eksikliği ve alkolizm nedeniyle de olabilir.

Çomak parmak
Ayak ve el parmaklarında parmakların aşağıya doğru eğilmesi ile oluşan bu problemin en yaygın nedeni akciğer hastalığıdır. Ama aynı zamanda kalp hastalığı, karaciğer ve sindirim bozuklukları ya da bazı enfeksiyonlara neden olabilir. Bazen altta yatan herhangi bir hastalığı olmayan kişilerde de görülebilir.

Şişmiş Ayaklar
Genellikle çok uzun yol yapan kişilerde ve hamilelerde görülen bu problem geçicidir. Ancak devam ediyorsa zayıf kan dolaşımı, böbrek bozukluğu, tiroid, lenf sistemi ile ilgili bir sorun ya da bir kan pıhtısının habercisi olabilir. Eğer ayaklarınızda kalıcı şişlik varsa mutlaka bir hekime görünün.

Yanan Ayaklar
Ayaklarda yanma hissi, periferik sinir hasarı ile şeker hastaları arasında yaygındır. Ayrıca B vitamini eksikliği, ayak mantarı, kronik böbrek hastalığı, bacaklarda ve ayaklarda zayıf kan dolaşımından (periferik arter hastalığı) veya hipotiroididen de kaynaklanabilir.

İyileşmeyen yaralar
İyileşmeyen ayak yaraları diyabet için önemli bir uyarı işareti olabilir. Diyabet, dolaşıma zarar verdiği için özellikle ayak bölgesindeki yaraların iyileşme sürecini olumsuz yönde etkileyerek; basit bir yarayı problemle bir yaraya dönüştürebilir. Bu yaralar da enfeksiyona yatkındır. Diyabet hastasıysanız ayaklarınızın bakımına çok dikkat edin ve her gün herhangi bir yara olup olmadığını kontrol edin.

Ayak başparmağı ağrısı

Ayak başparmağında görülen kızarıklık ve şişmeyle devam eden ağrının en önemli nedenlerinden biri Gut hastalığıdır. Osteoartrit( kireçlenme) de ağrı ve şişliğe neden olabilir. Ayrıca yanlış ayakkabı kullanımı ya da genetik yapı nedeniyle ayak başparmağında çıkıntıyla birlikte ağrı görülebilir.

Kaşıntılı ayaklar

Kaşıntılı, pullu cilt görünümünde olan ayak mantarı, 20 ve 40 yaşları arasındaki erkeklerde daha fazla görülür. Kızarıklık, kuruluk ile birlikte görülen kaşıntıyla kendini gösteren ayak mantarı kimyasal madde veya cilt bakım ürünlerine cildin verdiği reaksiyonla ortaya çıkar. Kaşıntılı ayaklar üzerinde deri kalın ve sivilce benzeri ise sedef hastalığına neden olabilir.

Ayak spazmları

Ani, keskin ve birkaç dakika sürebilen kas spazmları; aşırı iş yükü ve kas yorgunluğu nedeniyle sık sık karşılaşılan durumlardır. Diğer nedenleri ise potasyum, magnezyum, kalsiyum, ya da D vitamini düzeylerinde düşme, zayıf kan dolaşımı, su kaybı olabilir. hamilelik veya tiroid bozuklukları, değişen hormon düzeyleri de ayak spazmlarında önemli bir rol oynayabilir. Spazmlar sık veya şiddetli ise mutlaka bir hekime başvurun.

Ayak üzerinde koyu lekeler oluşması

Cilt kanserinin en tehlikeli formu olan Melanom, düzenli olarak güneşe maruz kalmayan bölgelerde bile gelişebilir. Bu nedenle vücudunuzu iyi tanıyın ve ayda bir kez mutlaka kontrol edin.

Sarı ayak tırnakları

Kalınlaşmış sarı ayak tırnakları genellikle mantar enfeksiyonundan kaynaklansa da lenfödem (lenfatik sisteme ilişkin şişlik), akciğer sorunları ya da sedef hastalığı, sedefe bağlı artrit gibi altta yatan başka bir hastalığın da belirtisi olabilir.

Beyazlaşmış tırnaklar

Beyazlaşmış tırnaklar tırnak enfeksiyonu ya da sedef hastalığından kaynaklanabilir. Tırnak sağlam ve bunun çoğu beyaz ise karaciğer hastalığı, konjestif kalp yetmezliği ya da şeker hastalığı gibi daha ciddi bir durumun belirtisi olabilir. Herhangi bir endişeniz hakkında mutlaka hekiminizle konuşun.
Devamını Oku »

Depresyona Karşı Karanlık Tedavisi Uygulaması

Bilim insanları, sonuçları Molecular Psychiatry dergisinde yayımlanan araştırmada, loş dahi olsa gece yanan ışığın, yaşam sevincini azalttığını, aksinin, yani gece zifiri karanlığın ise depresyonu hafiflettiğini tespit etti.

Ohio State üniversitesi bilim insanları, araştırmalarında, muhtemel hormonel etkileri devredışı bırakabilmek için yumurtalıklarını aldıkları dişi hamsterleri kullandı. Dört hafta boyunca gece bir televizyonun yaydığına yakın loş ışıkta uyuyan hayvanların şekerli suya daha az ilgi gösterdiği görüldü. Hayvanların bu davranışı, depresyonbelirtisi olarak kabul ediliyor.

Bu hamsterler gece uykularını zifiri karanlıkta geçirmeye başladıktan sonra ise şekerli suya ilgilerinin yeniden arttığı görüldü.

Bilim insanları, gece uzun süre televizyon ışığında oturan veya uyuyan, yatak odası bir sokak lambası tarafından aydınlatılan insanlarda da benzer durumun söz konusu olabileceğini belirtti.
Devamını Oku »

Ramazanda 4 öğün şart!

Üç ana öğün ve ara öğünlerden oluşan beslenme düzenimiz, iki veya tek düzene inerek çeşitli besinler tüketmemize sebep olur. Uzun süre aç kalındıktan sonra iftarda yemeğe çok fazla yüklenmek; reflü, hazımsızlık, kabızlık ve baş ağrısı gibi sağlık problemleri yaratabilir. Central Hospital’dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Selma Turan, sağlıklı bir iftar sofrasında yer alması gereken besinleri ve oruç tutarken dikkat edilmesi gerekenleri açıkladı.

Ramazan’da uzun süre aç kalmak metabolizmanın yavaşlamasına sebep olur. Bu durumda besinlerin yağ haline gelmesini kolaylaştırır. Aç kalındığı için vücut hareketlerinde yavaşlama ve metabolizma hızında düşme gerçekleşir. İftar sonrasında yemeğe aşırı yüklenmek ise yemek sonrası kan şekerinin hızla yüklemesine ve ardından da hızlı düşmesine sebep olabilir.

Ramazan’da en az 4 öğün yemek yenmeli
Açlık durumunun uzun süre devam etmesi baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya eğilim, sinirlilik, midede ekşime ve şişlik gibi sorunlara yol açar, iş verimini düşürür. Bu gibi etkilerin görülmemesi için iftar-sahur ve ara öğünler mutlaka yapılmalıdır.Ramazan’da 4-5 öğün şeklinde beslenilmesini önermekteyiz. İftar ikiye bölünerek bir öğün öğlen, diğer öğün akşam yemeği mantığında ve aralarda 1-2 ara öğün, sahurda ise kahvaltı tarzında beslenilmelidir.

Kabızlık ve Reflüden korunmak için...
Ayrıca Ramazan’ın yaz ayına rastlaması ve açlık saatlerinin uzaması, sağlık riski taşıyan kişilerin çok dikkat etmesini gerektiriyor. Ramazanda en sık görülen sorunlardan olan kabızlık problemi ve reflüden korunabilmek için beyaz undan yapılmış hamur işleri ve şekerli yiyeceklerden uzak durulmalı, kızartma ve benzeri yağlı, baharatlı, tuzlu yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Lifli yiyeceklere ağırlık verilerek, daha yavaş sindirilen ve daha uzun süre tokluk hissi sağlayan protein ve vitamin içeren yiyecekler tercih edilmelidir. Gün boyunca tutulan oruç sonrası yapılan hafif bir spor, vücudunuza büyük faydalar sağlayacaktır. Egzersiz yerine, iftar sonrası ağır tempolu yürüyüş yapabilirsiniz.

İftar sofranızdan bu gıdaları eksik etmeyin

• İftarda ilk olarak su içilmelidir. Su çok soğuk ya da çok sıcak olmamalıdır.
• Yemeğe çorba ile başlanmalıdır.
• Mutlaka bir çeşit sebze yemeği veya salata olmalıdır.
• Yoğurt veya ayran mutlaka olmalıdır.
• Tatlı olarak sütlü tatlılar, ara öğünlerde tüketilmelidir. Şerbetli, ağır tatlılar kişilerde şeker yüklemesine neden olabilir.
• İftarda pilav, makarna, börek yerine esmer ekmek tüketilmesi daha uygundur.
• Et-tavuk-balık da iftarda tüketilmesi gereken diğer gıdalardandır.

Sağlıklı bir oruç için sahur önemli

• Protein tokluk sağladığı için yumurta, peynir, süt, yoğurt mutlaka tüketilmelidir.
• Sahuru kahvaltı şeklinde yapmak en uygunudur.
• Bol sıvı alınması önemli olduğu için bol su içilmelidir.
• Bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi ve vücut direncinin artması için mevsim meyvelerinden sahurda bir porsiyon mutlaka yenmelidir.
• Tuzlu besinler yenilmemelidir.
• Sahura mutlaka kalkılmalıdır.

Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Mönüsü:

İftar (1. Öğün)

• 1 bardak su
• Kahvaltılık (zeytin, peynir)
• 1-2 hurma
• 1 kase çorba
• 1 dilim ekmek veya 1/8 pide (bir avuç içi kadar)

Yarım saat sonra (2. Öğün)

• Izgara köfte, et veya tavuk
• Zeytinyağlı sebze
• Salata
• Yoğurt

Ara Öğün

• 2 top dondurma veya 1 porsiyon meyve

Ara Öğün

• 1 küçük kase sütlü tatlı veya meyve

Sahur

• Kepekli peynirli tost, domates, salatalık, 1 yumurta, 1 bardak süt, 1 porsiyon meyve
Devamını Oku »

Ramazan'da tam tahıllı ekmek tüketin!

Sofraların bolluğuna dayanmak zaten yeterince zorken bir de Diyet yapıyorsanız durum daha da zorlaşabilir.
Sofranın bereketinin giderek arttığı Ramazanayında diyet yapanların bu sofraların cazibesine nasıl dayanabileceğini Hisar Intercontinental Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Karacanoğlu’ndan öğrendik…

Diyetime Ramazan’da da devam edeceğim diyorsanız…

• Yaklaşık 15 saat aç kalacağınız ve öğün sayınız ikiye düşeceği için mutlaka sahura kalın.
• Bol su içmeye özen gösterin.
• İftarda kalori değeri ve yağ oranı düşük gıdaları tercih edin.
• Sahurda tam tahıllı ekmek, haşlanmış yumurta, süt, peynir, zeytin, ceviz, meyve, açık çay ve bol su tüketin.
• Kepekli ekmekten yapılan bir tost ya da bir kase çorba da tüketebilirsiniz.
• İftarda ise sofraya oturulduğu an bir anda yemek yerine çorba ve tam tahıllı ekmek tüketmeye özen gösterin.
• Çorba ve tam tahılı ekmekten yaklaşık 20 dakika sonra az yağlı et, balık, tavuk, etli sebze yemeğiyle birlikte salata, yoğurt tüketebilirsiniz.
• Yemekten yaklaşık 2 saat sonra da bir ara öğün yaparak posa için meyve tüketin.
• Tatlısız olmuyor diyorsanız şerbetli tatlılar yerine dondurma ve güllaç gibi hafif sütlü tatlılar yiyin.
• Vücut gün boyu susuz kaldığı için en az 2 litre (10 su bardağı) su içmeye özen gösterin.
Devamını Oku »