Saturday, May 10, 2014

Konjenital Frengi Kalp Damar Frengisi

Kalp ve Kalp Damarları Frengisi

Kalp kası, kalp damarları, aort kapakçıklarında ve aortta oluşan frengili bölgeler tedavi edilemez, ancak uygulanacak tedaviyle yeni bölgelerin oluşu­mu önlenebilir. Kan hücumu nedeniyle oluşan kalp yetmezliği göstergeleri bulunan kalp damarları frengisi vakalarında, fren­gi tedavisinden önce mutlaka bu yetersizlik giderilmelidir.

Belirtiler: Aort yetmezliği, kalp damarları yetmezliği ve aort çeperlerinde kese oluşumu.
Tedavisi: Çok dikkatli bir tedavinin uygulanması gereklidir ve mutlaka bir hastanede yapılmalıdır. Yatak istirahati veril­meli, hastalığa özgü frengi tedavisi uygulanmalı ve büyük aort çeperlerindeki kesecik oluşumları frengi tedavisinden sonra ameliyatla ortadan kaldırılmalıdır.

Doğmalık (konjenital Hastalıklar) Frengi

Önceleri frengi geçirmiş ge­be bir kadın mutlaka frengi testlerinden geçirilmelidir. Genellikle gebeliğin son yarısında fetüse de geçebilen frengi, doğuş­ta var olan belirtiler hafif olduğundan hastalığın varlığı genel­likle görmeyi engelleyen interstisyel keratit halinde ortaya çıkar. Eğer eskiden frengi geçirmiş gebe bir kadına penisilin kü­rü uygulanacak olursa, fetüse bulaşabilecek spiroketler temiz­lenir ve bebek hastalıksız doğar. Eğer doğumdan sonra bebek­te frengi teşhis edilirse, frengi tedavisi yanında ateş tedavisi de gereklidir. Her ne olursa olsun eskiden frengi geçirmiş olan bir kadının doğurması halinde doğumdan üç ay sonra bebekte frengi bulunup bulunmadığının saptanması için kan tahlilleri­nin uygulanması mutlaka gereklidir.
Devamını Oku »

Frengi Nedir Sifilis Hastaligi Etkeni Bakteri

Frengi Nedir (Sifilis Hastalığı), Frengi Hastalığı Etkeni Bakteri

Frengi çeşitli dönemlerde değişik belirtiler gösteren ya da yıllarca gizli kalabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Frenginin etkeni olan spiroket, Treponema pallidum olarak ta­nınır. Hastalık teşhisi kan tahlili ve yara oluşumunda akıntının mikroskopik muayenesi ile belirlenir. Genellikle insandan in­sana cinsel birleşim sonucu bulaşır.
Kuluçka devresi: 3 hafta.
Frengi Hastalığının Belirtileri: Mikroplu bölgede, yani dış üreme organları, du­dak, parmak gibi yerlerde şankr diye tanımlanan sert yara ile başlar.

Frengi Süreci, Frengi Nasıl Bulaşır
Frenginin seyri üç evrede incelenir: Birinci evre has­talığın kuluçka devresinden sonra başlar. Mikroplu bölgede görülen sert yaralar oluşur ve ilgili bölgede bulunan lenf bez­leri şişer. Yaralarda ve şişmiş lenf bezlerinde ağrı yoktur. İkin­ci evre şankr belirmesinden yaklaşık dört hafta sonra başlar. Bu evrede tüm vücutta, ayak tabanlarında, avuçlarda, alında bakırımsı renkli ve bir iki hafta içinde oluşan döküntüler be­lirir. Ağızda ve boğazda sümüklüböceğin geçtikten sonra bırak­tığı izleri andırır yaralar oluşur. Boğazda bu kez ağrı vardır. Bu belirtiler bir süre sonra kaybolup tekrar ortaya çıkabilir. Kan tahlili kesinlikle pozitif sonuçlar verir. Hastalık üçüncü evrede bulaşıcılık niteliğini kaybeder. Üçüncü evrenin en tipik özelliği yumruların (granülasyon doku, granülom) oluşmasıdır. Yumruların en sık görüldüğü bölge aorttur. Yumru oluşumu sonucu aort iltihabı, aort kapağı bozukluğu, kalp atardamarlarının ağızlarında daralma ve damar çeperlerinde keseciklerin oluşumu gibi yan etkiler görülür. Ayrıca, beyin zarında da yum­rular oluşabilir. Merkez sinir sisteminin en tipik frengi belir­tisi erken bunama, menenjit, motor sinirlerinin uyumsuzluğu, omurilik büzülmesi sonucu genel felç (Erb hastalığı), beyin ya da omurilikte yumru oluşumu, görme bozukluğu, sağırlık, frengi sarası, sinir sistemi frengisi ve beyin zarı frengisidir.



Frengi Tedavisi



Sifilis, yani frengi tüm vücuda yayıldığı için ba­zı hastalıkları taklit edebilir. Bu nedenle kesin teşhisin yapıl­ması gerekmektedir. Hastalığın tedavisi için en etkin ilaç peni­silindir. Penisiline duyarlı olan hastalara organik arsenik ve bizmut bileşikleri kullanılır. Genellikle, frengi tedavisi belir­tilere göre uygulanmalıdır. Uygulanacak penisilin tedavisinin dozu hastalığın evresine ve seyrine göre değişim gösterir.

Frengi (Sifiliz) Korunma Yolları
     Herhangi bir başka zührevi hastalık geçiren ki­şide mutlaka frengi aranmalıdır. Çünkü hastalık pek fark edil­meden gizlice sürme eğilimindedir. Frengili olan kişilerle cin­sel birleşimden kesinlikle kaçınılmalıdır. 60 yaşını aşkın ya da 30 yıldan aşırı bir süre gizli frengisi olan kişilerle; üremi, ağır kalp yetmezliği bulunan ve ameliyat edilemeyen kanserli has­talara hiçbir tedavi uygulanamaz.
Devamını Oku »

Belsoguklugu Nedir Hastaligi Tedavisi

Belsoğukluğu Nedir (Gonore), Bel soğukluğu Hastalığı
Genellikle cinsel birleşim sonucu hastalıklı kişiden sağlıklı kişiye bulaşır. Göz gonoresi anneden bebeğe geçebilen bir tür gonoredir. Küçük kız çocuklarında mikroplu bezlerin kullanılması sonucu vajinit görülebilir. (Belsoğukluğu Mikrobu)Gonore'nin etkeni diplokok bakterilerinin bir türü olan Neisseria gonorrhoeae'dir.

Kuluçka devresi: 2-10 gün.
Belirtileri: Erkekte: İdrar yolunun penis ucundan gelen koyu, sarımsı akıntı, idrar sırasında sancı belirmesi.
Kadınlarda Belsoğukluğu
Sarı vajinal akıntı, idrar yaparken sancı ve vajen ağzındaki bezlerde iltihaplanma görülmesi.
Erkekte: Hastalık tedavi edilmediği takdirde idrar yolundan gelen akıntı yapışkanlık kazanır ve rengi açılır. Er-bezleri, idrar torbası ve prostat bezinde iltihaplanmalar ve ağ­rı olur. Daha ileri evrelerinde idrar yolunda kabuklanma ve da­ralma oluşumu sonucu idrar yapma çok güçleşir ya da olanak­sızlasın Diz, dirsek, ayak ve el bileğinde genellikle romatizmal diye nitelendirilebilen artrit görülür. Çok ileri vakalarda sep­tisemi, endokardit (kalp kapaklarının iltihabı) ya da vücudun çeşitli yerlerinde apselerin oluşumu gibi yan etkiler ortaya çı­kar.
Kadında: Kronik iltihaplanma rahim, fallop borucukları ve yumurtalıkların iltihaplanmasına yol açarak düşüklere, kı­sırlığa, hatta kimi zaman karın zarı iltihaplanmasına neden olur ki, bu da öldürücü olabilir.
Yeni doğan bebeklerin gözlerine gümüş nitrat solüsyonu damlatılarak göz gonoresi önlenir. Ne var ki bu önlemin önem­senmemesi genellikle körlükle sonuçlanır.

Belsoğukluğu Tedavi

Bel Soğukluğu tedavisi çok basit ve kolaydır. Genel­likle erken teşhiste tek bir penisilin enjeksiyonu yeterli olabil­mektedir.
Belsoğukluğundan Korunma Yolları

İdrar yolunda görülebilecek herhangi bir akın­tı mutlaka bir doktora gösterilmeli, gonoreli hastalar kesinlik­le cinsel birleşimde bulunmamalı, eller ve cinsel organlar te­miz tutulmalıdır.
Devamını Oku »

Zuhrevi Hastaliklar Deri ve Zuhrevi Hastalik

Zührevi Hastalıklar, Zührevi Hastalıkları Hakkında BilgilerZührevi hastalıklar bulaşıcıdır ve cinsel birleşme sonucu insan­dan insana geçer. Başlıca zührevi hastaıklar belsoğukluğu (go­nore), frengi (sifilis) ve yumuşak şankrdır (şankroid).
Hastalı­ğın zührevi olmasının nedeni, hastalığın etkeni olan organiz­maların üreme organlarının hazırladığı ortamın dışında yaşayamamasıdır. Sifilis ve gonore iki ayrı özellik gösterir. Sifilis vücudun tüm bölgelerine yayılma özelliği gösterirken, gonore yalnızca yerelleşir.
Her iki hastalığın da teşhisi oldukça kolaydır. Ne var ki, kadınlarda oluşan zührevi hastalıkların teşhisi oldukça güçtür ve çoğu kez kadınların bulaştırıcı özelliği daha yüksektir. Sifilisin varlığı hem kişi hem de gelecek nesil için çok önemlidir. Gonore önemsiz sayılmakla birlikte ilerlemiş vakaların etkin zararları görülebilir. Her iki hastalığın tedavisi çok basit ve kolaydır. Modern dünyamızda gençlere cinsel bil­giler verilerek hastalığın yaygınlaşması büyük ölçüde önlene­bilmiştir.
Devamını Oku »

Monday, May 5, 2014

Ağrı kesiciler fıtık yapıyor!

Günümüzde her üç kişiden biri kronik olarak boyun ve bel Ağrısı şikâyeti yaşıyor. Özellikle uzun saatler boyunca masa başında hareket kısıtlılığı içinde çalışan, egzersiz ve spor yapmaya vakti olmayan ve fastfood tarzı beslenmeye ağırlık verenler bu şikayetleri yaşayanlar arasında ilk sırayı alıyor.  Yapılan yeni araştırmalara göre bel ve boyun ağrılarını geçici olarak dindirmek için alınan ağrı kesicilerin dokuların iyileşmesini yavaşlatarak uzun vadede bel ve boyun fıtığı oluşumunu tetiklediği açıklandı. 
 
 ‘Sık ve Yüksek Dozda Kullanılan Ağrı Kesiciler, Fıtık Oluşumunu Tetikliyor’  
 
Bel ve boyun ağrıları fıtık oluşumunun sinyallerinin verildiği ilk evreyi oluşturuyor. Bu dönemde sık ve yüksek dozda kullanılan ağrı kesicilerin, omurgayı saran bağların zayıflamasına neden olarak fıtık oluşumunu hızlandırdığını belirten Türkiye Proloterapi ve Ağrı Kliniği Direktörü Uzm. Dr. İlker Solmaz,  “ Boyun ve bel bölgesini saran bağların zayıflaması sonucu omurgalar üzerindeki baskı artar ve omurgalar arasında bulunan DİSK dokusu dışarı kayarak fıtık oluşumu gerçekleşir” dedi.  
 
Bel ve boyunda ağrı şikayetlerinde yaşanmaya başladığı ağrı şiddetinin düşük olduğu dönemde ağrı kesiciler ile çözüm aramak yerine ağrının kaynağının tespit edilerek sebeplere yönelik tedavinin uygulanması gerektiğine dikkat çeken Dr. Solmaz,  ağrıya neden olan hasarlı bölgenin vücut tarafından iyileştirilmesini sağlayan ve bugün dünyadaki en etkili doku onarıcı tedavi olan enjeksiyon uygulaması Proloterapi ile kalıcı iyileşme sağlandığı bilgisini verdi. 
 
Ağrı Kesiciler Geçici Çözümler Vererek,  Kalıcı Hasarlar Meydana Getirebilir!
 
Dr. Solmaz, “Ağrılar, vücudumuzun bizimle konuşma şeklidir ve bize hastalığın gelişine dair sinyaller verir. Bilinçsizce kullanılan ağrı kesiciler birçok hastalığın bulgularını geçici olarak yok edip, uzun vadede geri dönüşü olmayan rahatsızlıklara zemin hazırlayabilir. Özellikle bel ve boyun ağrılarında çok sık başvurulan ağrı kesiciler fıtık oluşumuna zemin hazırlamakla birlikte birçok organa da zarar vererek, mide, böbrek ve karaciğerde geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratmaktadır“ dedi.
 
Ağrı Kesiciler Bağların İyileşmesini Engelliyor
 
Uzm. Dr. İlker Solmaz, bilimsel araştırmalar ve hasta istatistiklerinde sık ve yüksek dozda ağrı kesici kullanan hastalarda fıtık oluşumunun daha yüksek olduğunun gözlendiği bilgisini verdi. 
 
Dr. Solmaz, yapılan araştırmalara göre; bağların iyileşmesinde çok önemli role sahip olan enzimlerin hasarlı bölgelere iletilmesini engelleyerek, bağlara daha fazla zarar verip, tam iyileşmeyi imkânsız kıldığı ve ağrıyı dindirme etkisiyle hastaların rahatsızlıklarını erken dönemde fark etmelerini önlediği bilgisini verdi.
 
Proloterapi Yöntemi İle Fıtığa Neden Olan Hasarlı Bölgeler Vücut Tarafından İyileştiriliyor
 
Bel ve boynu saran hasar görmüş bağların ve de kıkırdak dokunun onarılmasını sağlayan enjeksiyon uygulaması Proloterapi hakkında da açıklamalarda bulunan Dr. Solmaz, “Proloterapi yöntemi dünyada 1930 yılından günümüze uygulanan, vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçiren bir enjeksiyon uygulamasıdır. Bel ve boyun fıtığına sebep olan hasarlı bölge içine, içinde şeker bulunan serum enjekte edilerek bu bölgede mikropsuz iltihap oluşturulur. Mikropsuz iltihap, bağışıklık sisteminin hasarlı bölgeye yönelmesini sağlayan bir uyaran niteliğindedir. Vücut, iltihabı yok etmek için iyileştirme mekanizmasını devreye sokarak hasarlı bölge üzerinde kan akışını artırır ve iyileştirici hücrelerin bu bölgeye gelmesi sağlanır. İltihap, vücut tarafından yok edilirken hasarlı bölgenin de hızla onarılıp, yenilenmesi sağlanır. Bu yöntemle hastalar, ilaç ya da ameliyata gerek kalmadan; omurga, kas ve iskelet sistemi kaynaklı kronik ağrılarından kalıcı olarak kurtulmaktadır” açıklamasında bulundu. 
 
Kaynak:http://www.milliyet.com.tr/
Devamını Oku »

Saturday, February 8, 2014

Thomas Ateli

Thomas Ateli

Endikasyonlar

Özellikle femur gövdesi kırıkları sonrasında alt ekstremitelerin yaralanmalarında traksiyonu sağlamak amacıyla

Malzemeler

a) Thomas ateli
b) 15 cm genişliğinde flanel bandaj
c) Gamgee sargısı
d) 15 cm genişliğinde 2 adet kaliko bandaj
e) Mezura
f) Emniyetli toplu iğneler
g) Makas h) İğne
i) Pamuk j) Blok

Yöntem

İşlem için 1 doktor ve 3 hemşire gereklidir. Doktor önerisine göre uygun analjezi uygulanır.
1. İşlem hastaya anlatılır. Önce deri ekstensiyonu uygulanacaktır.
2. Hastaya rekümbent veya semi rekümbent pozisyon verilir, yaralanan bacak açılır.
3. Bacağın kasık çevresinden ölçümü yapılarak atelin boyutu belirlenir; bu ölçüme ödem için 5 cm eklenir. Bacağın iç yanından kasık-topuk ölçümü yapılarak atelin uzunluğuna 25 cm eklenir. Atel, ayağın tam plantar fleksiyona geçmesine izin verecek uzunlukta olmalıdır.
4. Doktor traksiyon atelini bacaktan geçirerek, kasık seviyesinde yerleştirir.
5. Bir hemşire uygulama sırasında kırık bölgesini destekler.
6. Diğer hemşire atelin boyutlarına göre herbiri yaklaşık 60-90 cm olacak şekilde 6 flanel bandajı keser.
7. Bir hemşire, flaneli sedyenin bir yanından, hastanın ayak topuğunun biraz üzerinden atele uygular.
8. İkinci hemşire flanel bezleri metal bara sararak uçlarını ortada birleştirir. Üçüncü hemşire bu uçları alır, hastanın bacağının altından geçirerek tekrar ikinci hemşireye uzatır. Üçüncü hemşire çengelli iğne ile bu sargıları tespit eder.
9. Gamgee bezi bacağın altına gelecek şekilde atelin üstüne yerleştirilir. Gamgee'den bir ped hazırlanarak dizin altı desteklenir.
10. Doktor traksiyon sargısını Thomas ateline tespit eder.
11. Atelin ucu bir blok üzerine bağlanır.
12. Atelin üzerine kaliko bandaj uygulanır. Bu bandaj atelle beraber biri dizin altında, diğeri de üstünde olmak üzere sarılır. Diz fizyoterapi uygulamaları ve gözlem için açıkta bırakılır.
13. Hasta rahatlatılır ve servise gönderilir.
Devamını Oku »

Bilek Sargisi

Bilek Sargısı

Endikasyonlar

1. Bileğin incinme, burkulma ve minör kırıklarında
2. Alçı sargının çıkartılması sonrası

Malzemeler

a) 5 cm genişliğinde pamuklu tübüler bandaj
b) 5 cm genişliğinde elastik flaster
c) Makas

Yöntem

1. Etkilenen kol dirseğe kadar açılır, takılar çıkartılır, el nötral pozisyonda tutulur.
2. Hastanın elastik flastere alerjisinin olup olmadığı kontrol edilir, eğer varsa alerjik olmayan flaster kullanılır.
3. Elastik flaster, dolaşımı engellememesi için kendi gerginliğinde sarılır.
4. 40 cm uzunluğunda pamuklu tübüler bandaj kesilir.
5. Başparmak için, pamuklu bandajın bir ucunda 6 cm uzunluğunda küçük bir delik açılır.
6. Başparmak delikten geçirilerek bandaj el bileğinden dirseğe kadar sarılır.
7. Elastik flaster bu sargının üzerine şekilde görüldüğü gibi spiral şekilde sarılır. Sargı dirseğin 3 cm altında flasterlenerek sonlandmlır.

Hastaya uyarı ve öneriler

Sargı kuru tutulur.
Parmaklarda renk değişimi, uyuşukluk olursa, hastaneye geri gelinir.
Doktor direktifine göre sağlam eklemlere egzersiz yaptırılır.
Doktor önerirse el askı ile yüksekte tutulur.
Sargı 7-10 gün sonra doktor önerisine göre çıkartılır.
Devamını Oku »